Issız bir adaya düşerseniz yanınıza almak isteyeceğiniz üç şey nedir? geyik sorusunun cevabını düşünmeyen var mı aranızda? Ama şu anda düştüğünüz bu ada ıssız bir ada değil.Yanınıza almak için düşündüğünüz termometre, yağmurluk paraşüt gibi nesneleri düşünmeden, düşüncelerinizdeki ağırlıkları atıp, bu ada da zenginleşeceksiniz. İyi ki geldiniz.Hoş geldiniz
4 Haziran 2010 Cuma
Bir Film Seyrettim Tüm Hayatım Değişti
Geçenlerde bir film seyrettim ve tüm hayatım değişti. Bu filmi çok sevdim. Bana ilham verdi, mutlu etti ki yeniden blog yazmaya başlıyorum. Çünkü hayatın aslında ne kadar basit olduğunu, tüm karmaşıklığına, karşımıza çıkardığı tüm zorluklara, hayalkırıklıklarına rağmen yaşamanın ne kadar mutluluk verici olduğunu hissettirdi.Çünkü blog yazmak sevdiğim blog yazarlarını okumak, onların dünyasını paylaşmak bana mutluluk veriyor.
Hemen baktım bana bunları hissetiren filmin senaristi ve yönetmeni kimmiş diye. Hiç de yabancı değil.Nora Ephron gazetecilikten gelme, kadın dergilerinde köşe yazıyor, sektöre senarist olarak giriyor, kendi romanından uyarladığı “Heartburn / Kalp Ağrısı”, “Silkwood” gibi birkaç senaryonun ardından beğenilen romantik komedi “When Harry Met Sally / Harry Sally İle Tanışınca”yı kaleme alıyor. O filmin başarısı Ephron’a yönetmenlik yolunu açıyor, “This is My Life”ın ardından, henüz ikinci filmi “Sleepless in Seattle / Sevginin Bağladıkları” ile romantik komedi kategorisine modern bir başyapıt ekliyor.Sonra Fantastik komedi “Michael”, Hanks/Ryan ikilisini tekrar buluşturan “You’ve Got Mail / Mesajınız Var” romantik komedi İkisinden de büyük keyif alarak seyretmiştim. “Bewitched / Tatlı Cadı”yı sinemaya uyarlamasını da Nora yapıyor.Şimdi neredeyse 70’inde. Son senaryosu da “Julie & Julia”, doğru bildiği yolda inatla ilerleyen, her şeye rağmen içinden yükselen sesi dinleyen ve sonuçta mutlu ve başarılı olan iki değil, üç kadının hikayesi…Bütün filmlerinde aynı ustalık.
Film iki hayatı, yaşamları birazcık keşisen iki kadının, mutluluğu yakalamalarının öyküsünü anlatıyor. 1940-50’li yıllarda, eşinin işi dolayısıyla Fransa’da yaşamakta olan Julia Child, Fransız mutfağıyla tanışıyor, ahçı olmaya karar veriyor, ve sonunda Amerikalıların damak zevkini değiştiren bir kitap yazıyor. 2000’li yıllarda ABD’de yaşayan Julie ise, 30’una varmasına rağmen bir küçük memur olmaktan fazlasını yapamadığı için kendini eleştiren, yemek pişirmeyi seven ve Julia’ya hayran bir genç kadın. Bir arkadaşına kızıp blog açmaya karar veriyor, onu en çok bu ilgilendirdiği için Child’ın tariflerine göre yemek yapıp sonucunu netten paylaşmaya başlıyor, sonunda yazar oluyor.
İkisi de güçlü, kararlı, inatçı kişilikler. Yola çıkarken büyük hedefler koymuyor, tersine o hedeflere ulaşabilecekleri söylendiğinde gülüp geçiyor, ünlü bir TV ahçısı veya yazar olabileceklerini akıllarından bile geçirmiyorlar.Hayat başarıları getirir. Önemli olan mutluluğu yakalamak, kendi yolunu çizip inatla mutlu olmaya çalışmak.Bunu yakalamak hiç zor değil. Yeter ki ne yapmaktan hoşlandığını bil.Film mutluluğu mutfağın içinden başlatıyor. Müzik, resim gibi sanatlarla uğraşmak elbette insanı dinginleştirir, mutlar ama ya yoksa böyle bir kabiliyet? Her gün yüz milyonlarca insanın yaptığı bir işten ötesi elinden gelmiyorsa bile, eğer mutlu ediyorsa, yapmaktan hoşlandığın her neyse, kendi yolunu çizebilirsin.
4 kez Oskara aday olup bir defa kazanmış kostüm tasarımcısı Ann Roth, iki kez Oskara aday gösterilmiş görüntü yönetmeni Goldblatt gibi isimlerden oluşan ekipten ve tabii ki –başta Tucci olmak üzere- yan rollerdeki oyunculardan üstün performanslar çıkaran Nora Ephron ellerine sağlık. Artık sıkıldıkça izleyeceğim bir film daha var:))
Senaryo ve yönetim: Nora Ephron (Julie Powell ‘ın "Julie & Julia", Julia Child ve Alex Prud'homme’un "My Life in France" isimli kitaplarından); Yapımcılar: Nora Ephron, Laurence Mark, Amy Robinson, Eric Steel; Görüntü yönetmeni: Stephen Goldblatt; Müzik: Alexandre Desplat; Kurgu: Richard Marks; Oyuncular: Meryl Streep (Julia Child), Amy Adams (Julie Powell), Stanley Tucci (Paul Child), Chris Messina (Eric Powell), Linda Emond (Simone Beck), Helen Carey (Louisette Bertholle), Mary Lynn Rajskub(Sarah), Jane Lynch (Dorothy McWilliams); 2009 ABD yapımı, 123 dakika
Defne Soysal
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ne hoş! Bir filmden, bir kitaptan ya da yaşamın her hangi bir alanından bir şeyler kapıp sonra da alıp kendi hayatında bir yerlere koyabilmek... Bu çok anlamlı ve imrenilesi bir beceri. Kutluyorum.
YanıtlaSilBu filmi ben de izlemek istiyorum.
Begonvilli ev teşekkürler. Sadece isminizi söylemek bile bana mutluluk veriyor.Sizi izlemek, renkli dünyanıza konuk olmakta.Ne mutlu bana.Ben bunu seviyorum.
YanıtlaSilHarika bir blog sayfanız var. Yürekten kutluyorum.
YanıtlaSilNe kadar ilginç, ben de blog yazmaya bu filmi seyrettikten sonra başladım:) Yeni yazılarınızı bekliyoruz, kendinizi özletmeyin:)
YanıtlaSilErencim teşekkürler bende çok istiyorum ama zaman, mekan... bu filmi yeniden seyretmeliyim:))
YanıtlaSil