Issız bir adaya düşerseniz yanınıza almak isteyeceğiniz üç şey nedir? geyik sorusunun cevabını düşünmeyen var mı aranızda? Ama şu anda düştüğünüz bu ada ıssız bir ada değil.Yanınıza almak için düşündüğünüz termometre, yağmurluk paraşüt gibi nesneleri düşünmeden, düşüncelerinizdeki ağırlıkları atıp, bu ada da zenginleşeceksiniz. İyi ki geldiniz.Hoş geldiniz
26 Eylül 2010 Pazar
Başıma T(y)aş Düştü!
Bazen hayatı çok fazla ciddiye aldığımı düşünürüm. Sanki bir yanlış yaparsam o dünya başıma yıkılacakmış gibi gerilir, stres yaparım. Saçmalamamaya, ilk seferinde ve her seferinde doğru yapmaya şartlanmış olarak, gerilir, herşeyi kontrol altına alırım.
Sanki günün her saatini, günü gününe, mantıklı ve sağlıklı yaşamak zorundaymışım gibi, sırtıma yüklediğim onca yükle yola çıkan, riski en aza indirmek için hiç bir yere termometresiz, hırkasız, yağmurluksuz, ve paraşütsüz gitmeyen insanlardanım.
Mükemmel olmak zorundayım. Mükemmel insan, mükemmel eş, mükemmel anne, mükemmel iş kadını, mükemmel arkadaş, mükemmel kadın, mükemmel, mükemmel, mükemmel....
Oysa 40 yaşın başıma bir taş gibi inivermesiyle, birdenbire sarsıldım. Yaşadığım hayatın envanterini çıkarıp önüme serivermiş buldum kendimi. Mükemmel bir tablo çıkacağını sanıyorken, karşıma çıkan yorgunluklar, bitkinlikler, hayal kırıklıkları, cesaretsizlikler, saçmalamalar, hırslar, tutkular, şanssızlıklar, yalnış tercihler, gereksiz kazanımlar,zaman kayıpları beni hayatın gerçeğiyle yüzyüze bırakıverdi.
Yaşadığım onca yılın ardından hatırlanmaya değer anların sayısına baktığımda hayal kırıklığı yaşadığımı itiraf etmeliyim.
Şimdilerde daha çok yalnış yapmaya cesaret eder oldum. Şimdi yaptıklarımdan daha çok saçmalamaya, hayatı daha az ciddiye almaya, daha fazla dağa tırmanmaya, daha çok nehirlerde yüzmeye, ağaçlara sarılmaya, doğan günle güneşi karşılamaya, batan güneşe el sallamaya, çikolatayı ıspanaktan daha fazla yemeye, daha çok fotoğraf çekmeye,fıkra anlatmaya,daha çok yalınayak çimenlerde dolaşmaya, dokülen yaprakların üzerinde yürümeye, papatya toplamaya, daha çok dans etmeye daha çok zaman ayırmaya karar verdim.
Şimdilerde onca yaşın yorgunluğunu çıkarıyorum, şükrediyorum, sadece güzel olan anlardan oluşması için çaba harcayacağım biraz zamanımın kalmış olduğuna.
Sevgilerle DS
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Gerçek hayata hoş geldin Sevgili Defne. Emin ol bu bir erken uyanış. Kendimle kıyaslıyarak söylüyorum bunu.Biraz zaman değil ikinci bir ömür var önünde bu bilinçle yaşayabileceğin. Umarım dilediğin gibi hep güzel anlardan oluşur.
YanıtlaSilSevgiyle kal...
Sevgili Asuman,
YanıtlaSilHiçbir zaman geç olmamamalı.Şairin dediği gibi, 70 inde bile zeytin ağacı dikmeyi istemek lazım.Güzel dileklerine teşekkür ederim.Ben de sana aynı dilekleri yolluyorum.Sevgiler
Bence sorun yaşında değil Defne.. Eskiden beri hep farklı ve hızlı ilerleyen bir insandın.. Hepimizden hızlı ilerlediğin için normalden fazla tecrübeye sahip olmuş ve 50 yıllık birikime sahip olmuş olabilirsin.. 10 yıllık fazlalıktır belki de seni yoran.. Ama hala zarif, hala güzel ve hala heyecan verici birisin..Seni uzaktan seyretmek hep keyif verdi veriyor :)
YanıtlaSilBu blog yazısını 26 Eylül 2010 da yazmışım. Yazının içeriğine bakıyorum da tam mutluluğun sırrını yakaladığımı sandığım zamanın başları. Epey bir süre daha huzurlu ve yaşama sevincinciyle dolu gitti. Ta ki yeniden insanoğlunun kendi eliyle yarattığı o çarpık yaşama girmek zorunda kaldığım güne kadar. Duvar yazısı o günlere denk düşer. Şimdi Paradoksal bir dönüşüm yaşıyorum.
SilHiç geriye dönüp blog yazılarımı okummıştım. Sayende bunu ara sıra yapmam gerektiğini görüp kendimle yüzleştim. Bana bu farkındalığı yaşattığın için sana gerçekten içten bir teşekkür borçluyum.
Kim olduğunu pek tahmin edemesem de (?) iltifatlar çok hoşuma gitti doğrusu(Kimin hoşuna gitmez ki) Ama beni çok mutlu ettiği kesin. Yürek dolusu teşekkürler Adsız dostum:))