17 Mart 2011 Perşembe

Leylek kedimize ne getirdi?


Leylekler her zaman insan yavrusu getirmiyormuş.Bunu kedi kızımıza küçük bir bebek kedi geldiğinde anladık. Daha önce blogumu takip edenler hatırlayacaktır, bir küçücük simsiyah kediciğin kapımızı çalıp, kalbimizi nasıl fethettiğini. Şimdi o küçük kızımız anne oldu. Bir türlü kısırlaştıramadım. İçimden gelmedi. Anne olma hakkını ve duygusunu elinden almak istememiştim. Ergenlik yaşına gelince başlayan kızgınlık dönemlerinde hem onun sıkıntısını gidermek, hemde yaşının biraz daha büyümesi için veterinerimizin önerisiyle kızgınlığını baskılayan haplar kullandık. Ancak üniversiteden bir veteriner hekim ahpabımızın uyarısıyla bu hapların kist yapma ihtimalinin yüksek olduğunu, hormonlarının normale dönebilmesi için doğum yapmasının gerekli olduğunu öğrendik. Bebekler için adresler bulununca damat adayına sıra geldi. Çok yakışıklı bembeyaz upuzun tüyleri ve çok iyi huylu İran-Ankara melezi arkadaşımın kedisi kızımıza en uygun görülen damat adayı oldu. Başta kızımız çok hırçın davrandı. Çok sinirliydi ve yemeden içmeden kesilince damadı evine geri götürdük. Ancak o gittikten sonra arkasından ağlamaya, miyavlamaya başladı. Tekrar damadı eve davet ettik ve tam 58 gün sonra leylekler kara kızımıza bembeyaz bir yavru getirdi. Ben hiç ihtimal vermemiştim ama, gittikçe değişen hareketleri ile acaba mı? sorusu uyandı. Başta bir hafta kadar aş erdi. İki hafta sonra memeler belirmeye büyümeye başladı. Dördüncü haftadan sonra serin yerlere iki seksen uzanmalarla devam etti.İştahı arttı. Her şeyi seçerek az az yiyen kedimiz doymak bilmez oldu. Gerçi annemi bebek gelene kadar inandıramadık o başka. Bizim kedi sürekli her kapıda dışarı çıkmak için hazırlananın yanında bitip dışarı çıkmak istedi. Hatta bir sefer bahçedeki ağaçlara tırmandı. Kuşlara sinir oluyor. Onları yakalamak istedi.Ama o kadar tepelere çıktı ki inmeyi beceremedi. Bayağı yüksek bir daldan dört ayak üstüne düştü. Bir seferde karlara çıkmak istedi. Karların arasında atladı zıpladı. Bir ara gözden kaybettim. Bir saat onu aradım. Neyse ki birşey olmadı bebeğe.

Doğum zamanı geldiğini anlamadım aslında. İki gün sürekli miyavladı. Benden yardım istiyor gibi bir hali vardı. Doğumdan bir süre öncede mırıl mırıl kedilerin keyifli olduklarında çıkardığı gibi mırıldanıyordu. Ben doğum yapacağına ihtimal vermedim. Evin kuytu iki köşesine doğum için yer hazırlamıştım ama bizimki beğenmemiş olacak ki benim yatağa gidip yorganın içine girdi. Tahmin etmedim doğum yapacağını, içeride bilgisayar odasından bizim kızın çağırdığını duydum. Kalkıp bakmaya gittim ki oda bana doğru geliyor. Gel bak sana ne göstereceğim der gibi beni yatağa götürdü. Bir de baktım miniminnacık bir beyaz kedi yavrusu. Her şeyi kendi halletmiş sessiz sedasız. Yavruyu temizlemiş, göbek bağını bile kesmiş. Bu mucizeyi görmek lazım. İnanılmaz bir durum. Bir kediyle bu şekilde anlaşabilmek inanılır gibi değil.
Kitap kulübümüzde son okuyup tartıştığımız kitap Desmond Morris'in Çıplak Maymun isimli kitabıydı. Desmond Morris bir hayvan bilgini. Çıplak maymun'da bir hayvandan başka birşey değil diyor.
"Homo- Sapiens, bilgisini ne kadar çoğaltmış olursa olsun yine çıplak maymun olarak kalmış, davranışlarını ne kadar soylu nedenlere dayarsa dayasın, yine de ilk baştaki o pek soylu olmayan güdülerden vazgeçememiştir. Bu nedenle bütün gelişimi boyunca biriktirmiş olduğu genetik mirası bir omuz silkmekle sırtından atamaz. Bu gerçeği kafasına iyice yerleştirdiğinde, rahatlayıp, daha eksiksiz bir hayvan olacaktır. Bu hayvan bilgininin ona yapabileceği en büyük yardım da budur"

Ve ben bu kitabı okuduğumda paleontologların gözünden insana (çıplak maymununa ) bakıp bir de kediciğimle bu inanılmaz tecrübeyi yaşayınca, insanoğlunun tüm evrim sürecine, eriştiği zeka düzeyine rağmen, tüm memeli hayvanlar gibi biyolojik bir benzerlikle dünyaya gelişi, doğanın birbirine benzer hayvansal davranış kuralları içinde hareket edişi karşısında Morris'in tüm saptamalarına hak verir buldum kendimi. Biyolojik yapımızı yöneten doğanın kurallarına aykırı davranarak, egemen tür olma özelliğimizi yitirmeye ve hem kendi soyumuzu hem de diğer canlıların soyunu tüketmeye doğru hızla yol alıyoruz. Çünkü inanılmaz bir hızla çoğalıyoruz. İnsan zekası, insan ömrünü iki katına çıkarmayı başardı ve inanılmaz bir hızla çoğalmakta. Desmond Morris'in "Doğanın tüm uğraşılarına ve uyarılarına rağmen, bu ürkütücü gidişle yakın bir gelecekte evrende yaşama ihtimali olan başka bir gezegen bulunamaması halinde çıplak maymunun soyunu sürdürebilmesi için ne acıdır ki dünya üzerindeki bütün canlıları yok etmesi gerekecek" fikrine tamamıyla katılıyorum.

18 yorum:

  1. Defnecim minik kedişiniz hayırlı olsun, sağlıkla büyüsün. Adını ne koydunuz peki?
    Çok ilginç geldi doğum hikayesi bana, hayvanların aklını hor görüyoruz galiba, onlar sandığımızdan da akıllılar ve bizim gibi doğayı vahşice katletmiyorlar.
    Sevgiler yolluyorum, hem sana hem kediciklere...

    YanıtlaSil
  2. Güzel dileklerin için teşekkürler. Bebeğimizin adını henüz koymadık. Veterinerimiz çok uğraştınız, beklediniz adını ona göre koyun dedi. Aslında bu isim koyma işi ne gariptir ki çıplak maymunda var. Yoksa annesinin böyle bir derdi olduğunu sanmıyorum. İnanılmaz bir deneyimdi. Hayatım boyunca, doğumu yaptıktan sonra bana doğru koştuğu ve beni çağırdığı o anı unutmayacağım. Kediciğimiz başta acemilik ve şaşkınlık yaşasada içgüdüsel anneliğe alıştı. İlk gece hiç uyumadım, üstüne yatıp ezer diye korktum. Ertesi gün biraz daha alıştık ikimizde. Şimdi üçüncü gün ben artık hiç müdahale etmiyorum. Kendi istediği zaman emziriyor, kalkıp yemeğini yiyor, tuvalete gidiyor. Ama bebek vik vikleyince apar topar geri geliyor. Bazen yemeğini bile bitiremiyor. Annelik çok zor, aynı insandaki gibi.

    YanıtlaSil
  3. ne guzel bir hikaye :) minik bebiste cok tatli gorunuyor, hayirli olsun size de :)

    YanıtlaSil
  4. sokakta beslediğimiz bir kedi vardı...Hatta kızlar ismiyle çağırdılar mı koşar gelirdi nerede olsa. Bir akşam kapımız tırmalandı açtık bu kan revan içinde tir tir titriyor. Hemen içeri aldık sıcak bir yer hazırladık ama sürekli miyavladı bizi aptnin tavan arasına götürdü. Üç yavru yapmıştı ama yavruları ölmüştü. O kapının önündeki bize bakışlarını hiç unutamam.
    Güle güle büyütün yavruyu.

    Sevgimle

    YanıtlaSil
  5. Teşekkürler A-H, miniğimiz her geçen gün biraz daha büyüyor. Bu mucizeyi görmek izlemek inanılmaz.

    YanıtlaSil
  6. Sevgili Lale, içim cız etti.Blogta yazmak istediklerimi aynen anlatıyor bu olay. O çaresiz. Bazen doğanın karşısında ellerimiz, çarelerimiz tükeniyor. Başımızı eğmek zorunda kalıyoruz. Tüm canlılar olarak nasıl çaresiz kaldığımızı teslimiyetle kabul ediyoruz. Bu insan, hayvan bitli hiç farketmiyor. Bütün yaşayan varlıklar olarak biz bu dünyanın misafirleriyiz.Teşekkürler paylaşımına ve iyi dileklerine.

    YanıtlaSil
  7. Defne' cim, bana hayli uzun bir zorunlu aradan sonra bu güzel kedicik keyfimi yerine getirdi.
    Ben de Paçoz' u çiftleştirmek için çok uğraştım ama hep çığplıklarla kaçtı. O kadar içim parçalandı ki üstüne gitmekten vaz geçtim.
    Ne kadar küçük, zavallı görünüyor. Bir tanecik mi ve alakoyacak mısın. Bir de ismi ne.

    YanıtlaSil
  8. Minik kedicik annesiyle mutlu bir yaşam sürsün inşallah.

    YanıtlaSil
  9. Asumancım, bu kelimelerle anlatılmayacak kadar mutluluk verici bir durum. Ben gidip gidip bakıyorum o miniminnacık kediciğe. İçime bir mutluluk doluyor ki anlatamam. Paçoz'un durumu biraz şanssızlık olmuş. Biliyorsun onlar koku vasıtasıyla karşı cinsi kabul veya ret ediyorlar. Paçoz herhalde beğendiği kokuyu alamadı. Ben de zorlamaktan yana hiç olmadım. Bazen herşeyi doğaya bırakmak çözüyor işleri.
    Bir tanecik olduğu için kimselere veremeyeceğiz herhalde. Evde iki kedi bakalım nasıl olacak. Heniz isim konmadı. Uğraşılmakta uygun bir isim bulmak için.Ama isim bulunca burdan yazacağım söz.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. Mihribancım, teşekürler iyi dileklerine, umarım herşey çok güzel olsun minik kedicik için:))

    YanıtlaSil
  11. ben de sana katılıyorum
    insanlardan daha duyarlı hayvanlar
    ve hepsi çok zeki
    sokak kedisini eve alıp bakmak ise süper bence
    ben de 2 kez yaptım bu işi
    hele de o bebek kedicik ne şeker öyle
    sevgilerr

    YanıtlaSil
  12. Defnecim , merhaba.
    Kedinin 1 tane doğurmasına şaşırdım,tabii hep sokak kedilerini biliyoruz 6-7-8 tane çeşit çeşit renk renk doğuruyorlar. Hayvanların duyarlılığı ve iç güdüselliği birçok insandakinden daha fazla, ve evet çoğaldıkça sorunlar arttıkça, birbirlerini yok etmeye başladılar bile.

    YanıtlaSil
  13. Mavianne, karşılıksız sevmenin ve sevildiğini hissetmenin en kolay yolu bu. O kadar doğal ki. Üstelik alışkanlık yapıyor. Ancak yaşayınca anlaşılır bir duygu o nedenle ben de şiddetle tavsiye ediyorum. Bebek kedimiz gerçekten çok şeker.

    YanıtlaSil
  14. Zeynepcim, ilk doğum olduğu için ya 1 yada üç tane olurmuş, biz şanslıyız bir tane oldu diğer ikisinin yaşama şansı öok az oluyormuş. Aslında keşke doğayı rahat bıraksak. İnsanoğlu yapmadığını bırakmadı. Yine de sabırla dayanıyor, bazen intikamı da korkunç olabiliyor.

    YanıtlaSil
  15. yazını sonuna kadar büyük bir dikkatle okudum yüreğine saglık....konu kediler olunca hiç kaçırmam.benimde fıstık'ım var birde kardeşi vardı hastalandı bütün uğraşlarıma rağmen onu kaybettik ğünlerce yasını tuttum çok acı geldi bana....
    beyaz yavruyu ve annesini öpüyorum...
    sevğiler...

    YanıtlaSil
  16. Teşekkürler Halimeciğim, Kediler başka bir dünyadan. Onlarsız yaşam düşünemiyorum. Kardeşi için çok üzüldüm. İyi ki Fıstık'ın yanında.Ben de seni ve Fıstık'ı gönül dolusu sevgiyle öpüyorum.

    YanıtlaSil
  17. Güle güle büyüsün yeni bebiş, sağlıklı bir ömrü olsun. Annesinin fotoğrafını görünce oğlumun yani Tatanka'nın ikiz kızkardeşini görmüş gibi oldum. (Tabii 15 yaş kadar daha genci). İkisini de öpüyor, uzun bir ömür diliyorum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  18. Merhaba Aybike. Yorumun sayesinde blogunu tanıdım ve bayıldım doğrusu. Herkesin kedisi çok kıymetli bilirim. Tatanka ne güzel bir isimmiş. Eminim kendisi de öyledir.Ben benimkini karakızım diye seviyorum. Tatanka çok zarif çok güzel bir kedi. Sağlıklı ve olabildiğince uzun yaşasın. Sevgiler

    YanıtlaSil