18 Eylül 2012 Salı

Sevgi Bağı

Sevginin  sadece 5 harfli bir kelime olduğunu düşünenlerin çoğunlukta olduğu bir dünyada sıkışıp kalmışız.. Benim çocukluğumda insanlar birbiriyle yarışmaz birbirine destek olurdu. Ayıbını ortaya sermeye değil, yok etmeye seninle beraberce ortak olurdu."Bakma onlara sen kendi sevgi bağını yarat" diyenlere, sevginin koşulsuz tüm varlıkları sevmek ile ancak anlam kazabildiğini hatırlatmak isterdim. Aksi takti.rde kendi yarattığımız küçücük dünyamızda, küçücük bir çember içinde hapsediyoruz sevgiyi. Oysa ki bilmiyoruz yada düşünemiyoruz, çemberiniz ne kadar geniş olursa o 5 harflik kelimeye yükleyeceğiniz anlam da o kadar büyük olacaktır. Sevgi ancak evrensel olursa, yeryüzünde yaşayan (hatta evrende demek daha doğru) tüm canlıları bu çerçeveye koyabilirsek sevgi gerçek sevgi olacaktır, yoksa kanadı kırık bir sevgi.


Sevgi Bağı kitabının yazarı Gwen Cooper,"Deyanu"kelimesinin  İbranice'de "Buna da şükür" anlamına geldiğini söylüyor. Paskalya'nın, Tanrı'nin Musa Peygamber ve Musevileri Mısır esaretinden kurtarıp, onlara vaat edilmiş toprakları verişinin anısına yapılan bir kutlama olduğunu, en sevdiği bölümün ise el çırpmalar ve ayak vuruşlar ile söylenen bir şarkı olan  Dayenu bölümü olduğunu söylüyor. Hayatta her şey istediğiniz kadar mükemmel sonuçlara ulaşamıyor. Önemli olan şükredilecek kısmını görebilmek içimizdeki sevgiyi kaybetmemek adına deyanu! diyebilmek.


Eğer, ne kadar yükseğe çıktığınızı göremiyorsanız, bir metre yüksekliğindeki bir koltuğa tırmanmakla, iki metre yüksekliğindeki bir perdeye tırmanmanın ne farkı vardı ki? Ve eğer zaten her sıçrayışınız, neyle sonuçlanacağını bilmediğiniz bir sıçrayışsa ve bir yerden nereye konacağınızı kestiremeden, kör talihinizden başka hiçbir şeye güvenmeden atlıyorsanız, neyin üzerinden atladığınız ne fark ederdi ki?" (sy 98)
Bazen hayatta güzel şeylere ulaşmak için körlemesine sıçrayışlar yapmak zorundasınız.(sy311)

Hayatı tüm iyi destanlarda olduğu gibi ,tecrübelerle,ızdıraplarla,doğaüstü tersliklerle ve aşılması gereken sayısız engellerle bir destan kahramanı gibi yaşayacak kör kedisine, Odysseus'u yaratan kör hikaye anlatıcısının ismini koymuş Gwen Cooper. "Homeros". Yazar, Mucize filminde Annie Sullivan gelmeden önce,Helen Keller'ın tüm ailenin oturduğu yemek masasının etrafında dolaşıp tüm istediklerini tabaklardan elleriyle aldığı sahneye benzer bir şekilde başlayan Homeros'un nasıl bir Helen Keller'a dönüşebileceğini anlatıyor kitabında yani mucizeyi. Ve bu mucizenin harcı sevgiyi.

Kedilerin iki takım gözleri vardır; biri gözleri, diğeri ise bıyıkları.Bıyıkları hava akımını tespit eder ve kedileri nesnelerin etrafından dolaşmaları için uyarır.Genişletilmiş bir çevresel görüş imkanı sunarlar ve neticesinde, kedilerin denge kurmasını ve boşluk içinde denge sağlamasını mümkün kılarlar.Kedilerin karanlıkta görebilme konusundaki ünlerinin bir sebebi de budur.






 



Kitapta hikayenin yanında yazarın hayatla ilgili tespitleri de altını çizdiğim satırlar gerçekten üzerinde düşünmeye değer nitelikte.



Örneğin Gwen Cooper Homeros'u inanmaya ümitsizce ihtiyaç duyduğu o işaret olarak düşünüyor.İçinde bir yerlerde , çok temel, çok önemli ve çok cesur bir şey olabileceğine inanmak.Hiçbir şeyin kirletemeyeceği, yağmalayamayacağı bir şey.Ve eğer, işte böylesine parçalanmaz bir çekirdek, bir öze sahipseniz, o sadece, hep sizin olmakla kalmayacak, en karanlık anlarınızda, içinizde bu ışığı görenler, kötü en kötüye dönüşmeden o karanlıktan çıkmanız için size yardım edecektir.Bunu yaparak, her zaman olmaya çalıştığınız, gıpta ettiğiniz insan olmaya başlarsınız.(sy 51)
 

Kaybedecek hiçbirşeyinizin olmamasının güzel yanı, kazanabileceğiniz çok şey olabileceği anlamına gelir.Korkusuz olmazsan hiçbir zaman elde ettiğine değer bir şeye sahip olamazsın(sy313)



Hayatta kaçırdığınız ve bir daha asla geri gelmeyen ufak şeyler olduğunu fark ettim. Mesela bir daha asla gidemeyeceğiniz bir şehirde geçireceğiniz bir akşamüstünden vazgeçtiğinizde ya da gece çıktığınız bir gurup arkadaşınız sabahlayıp, güneşin okyanusun üstünden doğuşunu izlemeye niyetlenmişken saat geç oldu diye veya ertesi gün iş var diye eve döndüğünüzde kaçırdığınız şeyler gibi.Eğer keyifle yaptığın bir işin, sevdiğin bir evin ve birlikte güldüğün arkadaşların varsa muhtemelen toplumun %90ından daha şanslısındır (sy204)


Bazen hayatta güzel şeylere ulaşmak için körlemesine sıçrayışlar yapmak zorundasınız.(sy311)

Hayatta sevdiklerinle geçirdiğin her gün, iyi bir gün sayılır.(sy357)
 
 

8 yorum:

  1. Defne Hanım, tam blogunuza "sizi özledik" diye mesaj bırakmak üzere girmiştim ki güzel yazınızla karşılaştım ve çok sevindim:) Yine ne güzel bir konu üzerinde durmuşsunuz, tam içimde insanların sevgisizliği, umutsuzluk gibi duygular yükselmişken, yazınız beni mutlu etti, içimizdeki hiç bir şeyin kirletemeyeceği özü korumaya çalışmak, buna dikkat edeceğim:) Bu arada kedileriniz çok tatlı, Snow ne kadar büyümüş, annesini geçmiş:)) sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erencim merhaba, uzun bir ara oldu evet.Yazıyı kurgulayalı çok oldu resimleri de sırf bu blog için çektim ama yayınlamak uzun sürdü. Neyse hiç olmamasından iyidir. Deyanu!Kediler çok şekerler. Onlarla yarattığım sevgi bağını anlatmak istedim fotoğraflarda. Bahçeye çıkmak için deli oluyorlar.Atlayıp zıplıyorlar. Sonra yorulup tırıs tırıs eve dönüyorlar.Artık anne oğuldan çok iki dost gibiler.Hayatta blog dostlarınla paylaştığın her yorum, iyi bir gün sayılır diye ilave etmek istedim. Teşekkürler Erencim,sevgilerimle...

      Sil
  2. Sabah sabah o kadar iyi geldi ki bu seçilmiş sözler..

    YanıtlaSil
  3. Çok sevindim o zaman Zeynepciğim.

    YanıtlaSil
  4. Allahım kartopu gibi birşey,çok tatlı bu...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adı üstünde, gittikçe büyüyen kartopu:))

      Sil
  5. Muhteşem kedileriniz var, tavsiye ettiğiniz kitabı da çok merak ettim mutlaka okuyacağım. Dr. jivago arkadaşımın listesinden size tesadüf ettim. İyi ki, gelmişim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sizi blogumda gördüğüme çok sevindim.

      Sil