Anlatacağım öykü, sakız ambalajlarına yaraşır bir basitlikte, basmakalıp bir masal,biliyorum… Ama dünyamızın düş kırıklığı ve umutsuzlukla çevrili olduğu zamanlarda, “pembe” bir devre arası, pazar gününe uyar diye düşünüyor ve başlıyorum:
Aşk ve Ayrılık, havanın güzel olduğu bir gün dolaşmaya çıkarlar.
Bir park sırasında el ele oturan sevgililere ilişir gözleri.
Genç çift o kadar mutlu görünüyordur ki Ayrılık dayanamaz, arkadaşı Aşk’a caka satar:
“Şu sevgilileri görüyor musun? İstersem onları hemen ayırabilirim!”
Aşk, “Bekle” der. “Ben bir yanlarından geçeyim, sen ondan sonra yap yapacağını...”
Ve çiftin yanından geçerken gözlerine bakar, sonra gelip durur Ayrılık’ın yanında.“Haydi, sıra sende!”
Bu kez, Ayrılık çiftin yanına yaklaşıp gözlerine bakar. Ve mutluluk yüklü bir kıvılcım görür o gözlerde.
Öylesine parlak, öylesine kıvrak bir kıvılcım ki sorma gitsin...
Ayrılık, Aşk’ın yanına gelip “Ben sabırlıyım, beklerim” der gülerek.
***
Aradan epeyce zaman geçer. Genç çift evlenmiştir. Çocukları vardır artık.
Adam işten yorgun argın geldiği evde tam kanepeye atarken kendini, eşi çocuklarınıkucağına verip: “Şunlarla bir ilgilen, ben çamaşırlara bakacağım” demektedir.
Ayrılık, “İşte benim sıram!” diye düşünüp çiftin gözlerine bakar, yeniden.
Bu kez Sevgi ve Sadakat’i görür, o gözlerde.“Daha sonra gelirim,” deyip gerilemek zorunda kalır.
Yine bir zaman geçer aradan. Çocuklar büyümüş, üniversiteye gidiyorlardır.
Okul masrafları, ekonomik sıkıntılar, borç harç… Küçük de olsa tartışmalar başlamıştır. Ayrılık ellerini ovuşturup, “Hah” der, “Şimdi sırası!”
Yeniden çiftin yanına gelip gözlerinin içine bakar. Bu kez, Saygı ve Anlayış’ı görür, ogözlerde.
Ayrılık, bir kez daha erteler, makûs girişimini.
Yıllar sonra, tekrar çıkar gelir.Çocuklar evlenmiş, torunlar olmuş; dede, nine iyice yaşlanmıştır.Ayrılık, çifte yaklaşıp gözlerine bakar yine.
Feri sönmüş o gözlerde, Güven ve Şükür’ü görür. Yine eli boş döner, tekrar denemeküzere.
***
Birkaç yıl daha geçer. Ayrılık, Umut’u da alıp tekrar uğrar çiftin evine.
Yaşlı nine şöminenin başında torununu seviyordur. Çocuklar işlerinde, eve birsessizlik hâkimdir.
Ayrılık, “Tamam” der, “Bu kez kesin bitiririm şi”. Dede’yi beklemeye başlar.
Saatler geçer, ama dede ortada görünmez.
Bir ara, nine paltosunu giyip bahçeye çıkar.
Bir demet çiçek toplayıp yola koyulur. Ayrılık merakla peşine takılır. Nine bir mezarlığa gelir. Topladığı çiçekleri eşinin mezarına koyarken onun gözlerinden akan yaşları görür Ayrılık.
“Tüh” der, “Geç kalmışım. Benim işimi Zaman yapmış!” Ve usulca uzaklaşır yaşlıninenin yanından.(*)
(*) Sayın Mustafa Kökten’e, ruhumuza taze bir soluk üfleyen bu güzel masalı için teşekkür ederim
Mine G. Kırıkkanat 19.01.2014 Cumhuriyet gazetesi köşe yazısından
Güzelmiş. .. o halde diyelim ki aşk olsun, sevgi olsun, saygı olsun hepsine çok zaman olsun da ayrılık da olmasın. ..
YanıtlaSilGerçekten çok güzel bir hikaye Defne Hanım, sevginin yanında saygı, anlayış, güven de şart..:)
YanıtlaSilbilokuma bi baksana amaaaa pliiz.
YanıtlaSil:)))