Bu hızla dönen dünyanın üzerinde,
Birbirinin üstüne devrilen günlerin arasında
ve gazete haberlerinin, konuşmaların,
tartışmaların arasında
kavgaların, ölümlerin ve mezarların arasında
öyle kıpırtısız, öyle bitkin
ve öyle düşünceli oturuyordu ki,
karın yağdığını fark etmedi...
Burnu havuçtan artık, gözleri kömür!
Barış Bıçakçı'nın Derin Düşünce şiiri yakıştı dün iki saatte yağan ve ancak bir kaç saat dayanan yoğun kar yağışı sonrası yaptığım Kardan Adama.
Tanıştırayım. Mr Snowy.
Günlerdir meteorolojinin tahminleri doğrultusunda Rusya'dan gelecek ve İstanbul'da başlayacak son yılların en yoğun kar yağışını bekliyorum büyük bir heyecanla.
Karı çocukluğumdan beriçok severim. Çocukluğumda sıcacık kaloriferin üzerine oturup annemin getirdiği kakaolu sütümü içerken, yağan karı seyreder, havada uçuşan kar tanelerinin yeryüzüne inen melekler olduğunu düşünürdüm. Annem soğuk almamdan korktuğu için hemen dışarı çıkıp kartopu oynamama izin vermez, havanın yumuşamasını beklerdi.
Yaşım biraz daha büyüdüğünde her kış dizlerimize kadar yağan karda arkadaşlarla kartopu savaşları yapmak en büyük eğlencemizdi.
Üniversiteye başladığım yıllarda İstanbul Ankara arasında Mavi trenle kış mevsiminde çok seyahat ettim. El değmemiş doğanın içinde bembeyaz karlarla kaplı manzaralar hala tablo gibi gözümün önünde. O kadar soğuk olurdu ki, bir seferinde trende cama başımı yaslayıp uyuya kalmıştım. Uyandığımda saçlarımın buzlanmış pencereye yapıştığını hatırlıyorum.
Ankara'da da kar bir başka güzel yağardı. Okula arkadaşlarla birlikte giderdik. Birbirimize söz vermiştik. Ankara'da ilk kez yapıp çok eğlendiğimiz gibi, her yıl ilk kar yağdığı gün pastaneden elma şekeri alıp yiyecğimize. Onlarla mezun olup Ankara'dan ayrıldıktan sonra yollarımız da ayrıldı. Ama ben o sözümüzü hiç unutmadım.
Evlendikten sonra önce eşimle, sonraları çocuklarla birlikte her sömestr Uludağ'a giderdik. Ben bembeyaz karların nefti yeşil yapraklı çamların aralarına yerleşmiş güzelliğini, huzurla hissedilen doğanın sessizliğini ve bembeyaz karların üzerinde kayarken hissettiğim o özgürlük duygusunu başka hiçbir yerde yaşamadım.
Şimdi ise kar yağsın diye gökyüzüne bakıp meleklerin yeryüzüne inmesi için beklerken buluyorum kendimi. O nedenle meteorolojinin özellikle İstanbul'da hava sıcaklığında mevsim normallerine kadar sert bir düşüş gözleneceği, 14 Şubat Pazar gününün ilk saatlerinden itibaren etkili bir kar yağışı olacağı, hatta İstanbul’un 1985 ve 1987 yıllarında yaşadığı efsanevi kış kadar ağır şartlar oluşabileceği yolunda uyarıları ile heyecanla bekledim, bekledim, bekledim. Oysa kar yağıyor, hava soğumuyor, yağan kar çatıları örtsede yere düşer düşmez eriyordu.
Günler sonra dün sabah sadece 2 saat kadar tipi gibi yoğun kar yağışı başladı. İşe gitmek için dışarı çıktığımda ayaklarımın altında ezilen karın sesi, neşemi yerine getirdi. Etraf sessiz, hava soğuk ama yumuşacıktı. O neşeyle resimde gördüğünüz kardanadamı yaptım. Ama kar o kadar yumuşaktı ki öğlene doğru ne kar kalmıştı ne de kardanadam.
Yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam.
Ne yazık ki çocuklarımıza kendi çocukluğumuzda yaşadığımız kar sevincini bile yaşayamaz bir dünya bırakıyoruz. Doğa, ona ihanetimizin bedelini, bize bahşettiği küçük mutlulukları elimizden alarak ödetiyor. Yaşadığımız pandemi süreci, yaşamlarımızın birbirine bağlı, herbirimizin birer domino taşı olduğumuz gerçeğini yüzlerimize çarptı. Aynı domino taşlarında olduğu gibi, sadece bir tek taşın hareketi, diğer bir taşın hareketini tetikler ve bu olay da bir başka benzer olayı tetikleyerek, ard arda dizilmiş domino taşları gibi yıkılarak domino etkisini yaratır. Hepimiz birbirimize görünmez bir bağ ile bağlıyız. Dünyada hepimiz biriz ve bu gerçeği unutmadan, doğaya saygı, sevgi, birlik ve sağduyu ile davranmamız gerektiği bilincine ulaşmamız gerektiğine inanıyorum.
Yoksa çocuklarımız
Nasıl hayal edecekler, gökyüzünden inen meleklerin tüm kötülükleri temizledikten sonra buharlaşarak geldikleri yere geri döndüklerini ve tekrar aşağıya inmek için sıralarını beklediklerini,
Nasıl bilecekler, yüzlerine, ellerine düşen minicik kar tanelerinin onlara söylemeye çalıştıklarını,
Nasıl öğrenecekler, kar taneleri gibi birbirlerine zarar vermeden de yol alabilmenin mümkün olduğunu,
Hayal edemeden, bilemeden, öğrenemeden beyazı hiç göremeden büyüyecekler ...
İzin verin, çocuklarımızın da kar beyazı kaplasın yüreklerini…
Sevgiyle kalın…
Ah keşke ben de bir kardan adam yapıp anı olarak fotoğraflasaydım. Öyle güzel ki. Barış Bıçakçı'nın şiiriyle müthiş örtüşmüş. En çok da bu yüzden özendim galiba.
YanıtlaSilSonrasında gelen satırlar aktı gitti. Özlemle beklediğin karla az da olsa buluşman duygularını olağanüstü tetiklemiş bence. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık maalesef. Hiçbir şey:( Eline, yüreğine sağlık Defnecim.
Kısacık bir an da olsa çocukluğumu yaşadım Zeugmacığım. Teşekkürler yorumun için. Bir sonraki kar yağışında mutlaka kendi ellerinle yaptığın bir kardan adam fotoğrafı bekliyorum senden. Sevgiyle
SilMaalesef şimdiki çocuklar bizlerin yaşadığı gibi bir çocukluk yaşayamıyor, doğa insanoğluna kızgın ve yavaş yavaş geri dönüş yapıyor gibi... Normale dönmeyi hepimiz çok istiyoruz, en çok da sağlıklı olmayı... Hepimiz iyi olalım, sağlıklı olalım da bir şekilde yoluna girer işler...
YanıtlaSilHer şeyin başı sağlık gerçekten ama bilinçli olmak sadece kendin için değil gelecek kuşakları düşünüp bilinçli olmak doğaya düşmanca değil sevgiyle davranmak sağlığı da beraberinde getiriyor. Aslında sağlıklı döngüyü sağlayabilirsek doğa bize fazlasını verir.Bugün yaşadıklarımızın sebebi bu bilinçten uzak, doğayı yok etmek üzere yaptıklarımız. Umarım insanoğlu biran önce aklını başına alır yoksa doğa bunu insanı yok ederek kendi halleder.Teşekkür ederim yorum için. Sevgiler
SilHer kar tanesini bir melek indirirmiş yere, eğer öyle olmasa çığ gibi bir yere düşü verirdi belki de, bu kardan adam biraz tatlı şişko sincap hissi uyandırdı bende nedense...
YanıtlaSilMelekleri kar taneleri üzerinde düşündüm bir an. Çok hoş göründü hayalime.ne güzel benzetme. Bu kardan adam biraz şişman evet sevimli neşeli olsun istedim. Sincap ta olabilir. teşekkürler güzel katkınıza. Sevgiyle
SilCok guzel yazmissiniz. Blog okumayi ozlemisim. Tesekkur ederim :)
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Mutlu ettiniz beni. Siz okuyun ben daha mutlulukla yazarım.Sevgiler
SilHer kelimesi anlamlı bir yazı ve çocuklarımızı düşünüce gerçekten üzücü:-( Uzun yıllar sonra ilk defa böyle yoğun bir kar yağışı ile karşılaştım. Sizin de yazdığınız gibi bizim çocukluğumuzda ki kar yağışları hayal oldu. Bu sefer ki kar yağışı o günleri hatırlatmış olsa da, neden böyle yağdı acaba? sorusu ilk aklıma gelen soru oldu:-) Bu arada kardan adam çok sevimli:-)
YanıtlaSilYorumunuz benim için çok değerli. kardan adamı da beğenmenize çok sevindim teşekkür ederim. Sanırım kar yağmasını bu kadar istememizin arkasında karın saflığı, beyazlığı insanların kirlettiği dünyayı bembeyaz örtü ile kapatıp yok ettiğini düşündürmesi. Son bir yıldır hepimiz pandemi yüzünden evlerimizden çıkamaz sevdiklerimize sarılamaz olduk. Dünyamız kirlendi. Belki çocukluğumuzda ki saflığı yaşatsın istedik. Ama her şey gibi azıyla yetinmek zorunda kaldık. Umarım doğanın sesine kulak verir yine en saf en temiz haliyle yaşarız bize sunacağı mutlulukları. Sevgiyle
YanıtlaSil