Issız bir adaya düşerseniz yanınıza almak isteyeceğiniz üç şey nedir? geyik sorusunun cevabını düşünmeyen var mı aranızda? Ama şu anda düştüğünüz bu ada ıssız bir ada değil.Yanınıza almak için düşündüğünüz termometre, yağmurluk paraşüt gibi nesneleri düşünmeden, düşüncelerinizdeki ağırlıkları atıp, bu ada da zenginleşeceksiniz. İyi ki geldiniz.Hoş geldiniz
29 Kasım 2010 Pazartesi
Üretmek
Beni bir cendereye girmişçesine kafesinin içine alıp insan olmayı unutturan güya iş kadını olduğumu zannettiğim halbuki insan olmayı unutup bir makineye döndüğümün farkına varıp bir kurtulma içgüdüsüyle yaşama döndüğüm günlerin üzerinden çok geçmedi. Ama artık kendim için, çocuklarım ve etrafımdaki sevdiğim insanlar için üreten olduğum, beni mutlu eden gerçek kimliğime ulaştım. Çalışma hayatının kadın için ne demek olduğunu çoğu zaman unutuyoruz. İnsan geçim derdindeyse yine bir nebze anlayabiliyorum ama iş hayatı kendini ispat etme arenasına dönüştü. Böyle düşünmeye hapsolmuş beyinlerin çocukları, eşleri hatta kendileri sefil olurken "ben iyi bir iş kadınıyım" edalarıyla dolaşmaları bana hep traji komik gelmiştir. Belki bu popüler düşüncenin kendi için faydalı olanı görebilmeyi engellemesinden olabilir.
Klasik ev hanımlığında da aynı şekilde eleştirdiğim durumlar var tabii. Hiç bir faydası olduğuna inanmadığım ev gezmelerinde, el yapımı özel hazırladığı ayakkabı torbasına ev ayakkabını koyup, gevezelik ve dedikodu dışında hiçbir anlam içermeyen vakit öldürmelere daha fazla eleştirim var tabii. Hele insanların birbiriyle maddi değerler üzerine fazla ilgili olduğu ortamlar, "onda olan bende de olsun, bende olan kimsede olmasın " turundeki örümcek kafalılara yakışan yaklaşımlar en nefret ettiğim daraldığım ortamlar.
Bunları neden yazıyorum diye sorarsanız, mutlu ve huzurlu bir hayat kurabilmenin ve sevdiklerine faydalı olabilmenin farkındalığını siz ne kadar yaşıyorsunuz? Bu yazıyı yazmaktaki amacım, üretmek demek insanı insan olmaktan çıkarıp, bir makineye dönüştüren, sonuçta ne iyi bir anne, ne iyi bir eş, ne de iyi bir ev hanımı olabilmiş insanların önce iyi bir insan olmasının farkındalığının mutlu olabilmenin ilk koşulu olduğunu anlatmaya çalışmak. İşte o zaman gerçekten üreten olabilmenin farkındalığını yaşamak.
Aslında başka bir amaçla yazmaya başlamıştım ama sözcükler bu noktaya doğru kendileri geldi.Belki birilerine mesaj olur. Asıl anlatmayı istediğim konuyu bir sonraki blog yazısına bırakmak üzere mutlu ve huzurlu, farkına vararak yaşayacağınız mutlu bir hafta diliyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
bir sonraki blog yazını merakla bekleyerek ben de sana aynı güzel dileklerle üretken bir hafta diliyorum sevgili defne :)
YanıtlaSilBenzer bir ruh halini,kendimde şu sıralar taşıdığımdan sizi çok iyi anlıyabiliyorum.Mutlu ve huzurlu bir hayat kurabilmenin farkındalığına bir sözüm yok, ama yaşam her zaman optimist olamıyor.
YanıtlaSilÜretmek için bence; öncelikle kendimiz ile barışık olmamız ve sonra da karar vermemiz gerekiyor.
Yoğun çalışma ile geçen yılların ardından şunu görüyorum ki;"yaşamak için öldür" den, yaşamak için yaşat' a gelmeyi bir türlü başaramamışız toplum olarak, kimi kısıtlı çabalar haricinde..
Hal böyle olunca; demek ki üretim kaynaklarında bir sorun var.
İnsanlarımızın kahvelerde vatan kurtardığı bir toplumda, kadınlarımızın; hani o kurtuluş savaşını veren kadınlarımızın,hani o anne kavramını en iyi temsil eden kadınlarımızın üretkenliğine söylenecek hiç bir söz olacağını sanmıyorum..Yeter ki değerleri bilinsin...
Of ne güzel yazmışsınız ya... Önemli olan "iyi insan" olmak gerisi heryerde sizi gelir bulur, iyi anne, iyi çalışan, iyi yönetici...
YanıtlaSilYazmayı düşündüğün neydi bilmiyorum Defne' cim ama, yazmış oldukların çok güzel. Her cümlesine katılıyorum.
YanıtlaSilSevmeyi unuttuk. Tüm enerjimizi karşımıza çıkan herkese çelme takmak, kusur aramak, entrika çevirmek, çekiştirmek için tükettiğimizden sevgi ve tüm güzellikler arada kaynayıp gidiyor.
yazacaklarınızı merakla bekliyor,yazdıklarınıza katılıyorum...kendi iç dünyalarımızda herşeyin farkındayız,ama dış baskılar istediğimiz gibi yaşamamıza engel(ben bunu epey aştığımı sanıyorum)önemli olan empati yapabilmek..sevgiler
YanıtlaSilSevgili Nil, güzel bir haftayı devirdik işte, şimdi önümüzde güzel bir hafta sonu var.Yorumuna teşekkür edip, sana mutlu huzurlu eğlenceli bir hafta sonu dilerim
YanıtlaSilAğzı bozuk düşmanı blogcum, Nedir bizleri böylesine değiştiren, genler olamaz, teknoloji mi dersin?Selamlar sevgiler
Kiraz çekirdeği, sana aynen katılıyorum, insan kendini tanıma, yontma, olgunlaşma yoluna girmişse, ortaya çıkan heykele bak ki gözlerin kamaşsın.Teşekkürler sevgiler
Asumancım, sevmek herşeyin başı.Önce kendini seveceksin.Ama sevilecek hale getirmek kaydıyla, sonra kendini beğenmişlik olur, kendini seven herkesi, herşeyi sever, sevginin olduğu yerde mutsuzluk olmaz.Teşekkürler güzel yoruma,
Sevgili mehtap kuzucu, hoş geldin.Seni bu blog vasıtasıyla tanımaktan çok mutlu oldum.Ne iyi ettin geldin. Yaşamda hep tercihler yapıyoruz.Her tercih bir diğerinden vazgeçiş aslında.Önemli olan neyi seşçtiğimizi, nasıl yaşamak istediğimizi iyi tasarlamak.Empati herkese göre değil, empati yapabilmek çok yol almış olmayı gerektirir.Sevgiler
Sayın Soysal,
YanıtlaSilBence bizleri böyle değiştiren,o güzelim değerlerimizin artık geçersiz olduğu bir zamanı yaşıyor olmamız. Teknoloji en üst düzeyde de olsa,bakın Japonlara geleneksel değerlerini nasıl da koruyorlar, oysa biz öylemiyiz? İşimiz,gücümüz nostalji ve kayıplarımıza ağlamak..Geleneksel dediğim tutuculuk değil,en basitinden,eski Ahilerde olduğu gibi el vermek yani o edindiğimiz bilgileri,görgüyü,olabildiğince gelecek kuşaklara aktarabilmek.
Bizlere kalan, sanıyorum şu dostluklarımız,paylaşımın güzelliği ve elimizden geleni yapmaya çabalamak.
İnsan ruhu boş bırakmaya gelmez çünkü..
İyi bir iş kadını olabilmek de önemli, iyi bir anne, iyi bir eş olabilmekte. Hep dedim ki; işim hayatımın her anını kaplamamalı. ama yine de hayatımda önemli bir yeri olmalı. İşimi seviyorum ve daha yolun çok başındayım. Belki de o yüzden biraz daha olumlu düşünüyorum:)
YanıtlaSilSevgili Elif,
YanıtlaSilAynen dediğin gibi.Ama bunların hepsinin iyi olabilmesi için hepsine gereken nitelikli zamanları ayırmak gerekiyor.Eğer biri diğerine ağır basıyorsa bu kendin dahil etrafındaki herkesi etkiliyor.Bu nedenle hayatını çok iyi yönetmek durumundasın.Herkes bunu yapamıyor ve mış gibi davranıyor.Benim bahsettiğim bu kısım.Ama şunu da söylemeliyim ki özellikle bizim kültürümüzde eğer çocuklu evli ve çalışıyorsan yandın demektir.Bunu ileriki yaşlarında daha iyi anlayacaksın.Sana mutlu bir iş hayatı ve sevdiklerinle hep mutlu iyi yöneteceğin bir hayat dilerim içtenlikle...Önemli olan ne istediğini bilmek.