Issız bir adaya düşerseniz yanınıza almak isteyeceğiniz üç şey nedir? geyik sorusunun cevabını düşünmeyen var mı aranızda? Ama şu anda düştüğünüz bu ada ıssız bir ada değil.Yanınıza almak için düşündüğünüz termometre, yağmurluk paraşüt gibi nesneleri düşünmeden, düşüncelerinizdeki ağırlıkları atıp, bu ada da zenginleşeceksiniz. İyi ki geldiniz.Hoş geldiniz
22 Ocak 2011 Cumartesi
Yeni heyecanlar
Bugün itibariyle sessizliğimi bozuyorum.Çünkü dün akşam müthiş bir olayla karşılaştım ve bunu sizlerle paylaşmaya değer buldum.Şöyle başlayayım anlatmaya.
Kronikleşmiş Ankara hasreti çeken bir tutkun olarak, doğduğum büyüdüğüm şehri hep özlerim. Kader mi desem, seçimler mi desem beni başka bir şehre atsa da kan çeker derler ya, doğduğum şehir beni öyle çeker zaman zaman...O sebeple Ankara'da henüz gencecik bir kız çocuğuyken gittiğim Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Konserleri benim için cuma akşamlarının vazgeçilmeziydi. Ben kadrolu bir seyircisi idim senfoninin.Gidemediysem ya hasta yada çok önemli bir engelim var demekti.Neyse rüzgarın beni savurduğu başka başka şehirlerde ben bu özlemimi cuma akşamları radyo3 ün başına geçip CSO'nun konserlerini gözüm kapalı 2 saat boyunca dinleyerek gideririm.Dün akşam da aynen böyle yaptım.Ama dün akşam her akşamdan farklıydı.Her hafta rutin geçen konserler gibi tanıdık bir isimle tanıdık bir piano tınısıyla başladı konser.Gülsin Onay Rahmaninof çalıyordu. Her zaman ki gibi muhteşemdi.İkinci yarıda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Hava Kuvvetlerinin 100’üncü Yılı onuruna uzun bir çalışma sürecinin sonunda Hava kuvvetlerinin bu anlamlı gün için Can ATİLLA’nın 1 sene öncesinde kendisinden istenen bestesi "Korolu Senfonik Poem"'in ilk prömiyeri seslendirilecekti. Hep özenmişimdir, bir bestenin ilk kez icrasına tanık olmak ne kadar büyüleyicidir.Hele beste bu kadar muhteşemse. Büyülendim. Dinlediğim yerden nefesim kesilircesine dinledim. Can Atilla'nın içinde hüznü, kırılganlığı ama bir o kadar da umudu hissettiren notalarının, Elif Gökalp'in pürüzsüz sesiyle ve Elif Gökalp'in tabiriyle, "korkunç güzel" bir beste olmuştu. Bu duygumda abartılıyım diyemeyeceğim çünkü kızım içeriden duyup "anne bu ne güzel bir müzik"diye seslendi.İşte sizlerle paylaşmak istediğim, beni yeniden yazmaya sevkeden heyecanım buydu. Konser arasında yayınlanan canlı röportajda Can Atilla müziği bestelerken Hava Kuvvetleri için çok önemli olan F4 uçaklarına bindiğini ve kalkış sırasında çıkan sesin ve uçuştaki hislerinin notalara döküldüğünden bahsetti. Bu kadar güzel bir senfoni isim verilmeden dinletilse asla bir Türk besteciye ait olabileceğine ihtimal vermezdim. Bütün önyargılarımı yıkan, beni bir Türk olarak onurlandıran bu güzel adamın her yapıtı birbirinden güzel. Hangi birini anlatsam, Renklerin dansını mı, Işığa Doğru'yu mu? Aşk-ı Hürremmi mi?, Puslu bir gece'yi mi? yoksa, Mevlana 800.yıl orotoryosunu mu? hamamda ilk gözyaşları mı?Ben Can Atilla'yı takibe devam edeceğim.
Sevgili agzi bozuk dusmani iyi olup olmadığımı sormuş. Size teşekkür ediyorum, bu kadar ince, bu kadar iyi, bu kadar sevgi dolu olduğunuz için. Gördüğünüz gibi iyiyim, ama beni bunca zamandır heyecanlandıran ve sizinle paylaşmaya değer bir olay bekledim. Sizin gibi dostlar oldukça benim kalbim hep sevgiyle atıyor olacak.
Sonra bir heyecanı da Hüznün Tadı
Zarifçe edaüntürk şuşunun öyküsü
yolun neresindeyim(serrose)
Hayat izlerim den gelen kartlar. Mihriban, Nedret, Eda, Şule, Sergül,Özlem hepinize çok teşekkürler. Kartlarınızla hayatıma heyecan kattınız. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum blog dostlarım DS
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Önümüzdeki Cuma CSO'da konserdeyim. Senin için de dinleyeceğimden emin olabilirsin. Sevgiyle...
YanıtlaSil:( Benim kartim ulasmamis galiba... Uuzuldum simdi
YanıtlaSilBirlikte dinleyeceğiz o zaman sevgili Leylak Dalı...
YanıtlaSilBen almış kadar oldum sevgili Buğdaytanesi
Anlamlı görüş ve yorumlarınız için Can ATİLLA ve ben cann-ı gönülden teşekkür ediyoruz. Müzikle ,huzurla, korkunç güzel duygularla kalın:)
YanıtlaSilSevgili Elif Gökalp,
YanıtlaSilAsıl ben size teşekkür ederim. "...Mış gibi" yapılan sanatların alkışlandığı günümüzde, sanattan biraz anlayan her insanın "İşte Sanat" diye haykıracağı ve şapka çıkaracağı bir konserdi. Yazdığım bütün düygular içtenlikle yazılmış, klasik müziğe çocuk yaştan itibaren gönül bağıyla bağlı biri tarafından son derece haklı olarak yazıldığına inanın. Sizi ve Can Atilla'yı yürekten kutluyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum.
En büyük hayranınızdan sevgi ve minnetle.
Son zamanlarda okuduğum en güzel klasik müzik yorumuydu bu.Kaleminize,Ruhunuza sağlık..Artık nadir bulunan bir duygu olduğunu düşünmeye başladığım zerafet,satırlarınızdan akıyor.
YanıtlaSilİnanın şu an,Beethoven'in 9.Senfonisini dinliyorum ve her dinleyişimde olduğu gibi,yeniden kendimi ruhen zenginleşmiş hissediyorum.
Size ayrıca Albeniz'in Asturais'ını hararetle öneririm.
Saygılar
sevgili Defne... bu yazıya yorum yazdım sanıyordum, demek ki göndremedim...
YanıtlaSilPzar gününü bu müzikleri dinleyerek geçirdim sayende... Halbuki ne çok severim senfonik müziği nasıl ihmal etmişim...
sevgimle
Lalecim, şimdi blog yazını okudum ve hemen yorum yazdım.Harika bir yazı olmuş, bunda dinlediğin güzel müziklerin etkisi var sanırım.
YanıtlaSilSevgili Defne, heyecanlarına ortak olmamak mümkün değil...Senfonik müziğin tınılarında ruhum gezindi adeta...teşekkürler hazırlamış olduğunuz bu yazını için...Sanat hep var olsun hayatlarımızda...müzikle ve sevdiklerinizle birlikte güzel bir haftasonu dilerim size...
YanıtlaSilSevgili Esmir, teşekkürler güzel yorumunuz ve dilekler için.Sanat olmadan yaşamın tuzsuz yemek gibi olacağından, müziksiz, kitapsız, resimsiz, sinemasız,tiyatrosuz bir yaşam düşünemiyorum.Ben bunlarla besleniyoeum ve bu güzel duyguların paylaşıldıkça artacağına ve yayılacağına inananlardanım.O nedenle güzelliklerin paylaşılmasından yanayım, hüzünleri de azaltmak için paylaşmalı.Tabii paylaşmak içinde dostlar olmalı.Sevgilerle,DS
YanıtlaSil