Issız bir adaya düşerseniz yanınıza almak isteyeceğiniz üç şey nedir? geyik sorusunun cevabını düşünmeyen var mı aranızda? Ama şu anda düştüğünüz bu ada ıssız bir ada değil.Yanınıza almak için düşündüğünüz termometre, yağmurluk paraşüt gibi nesneleri düşünmeden, düşüncelerinizdeki ağırlıkları atıp, bu ada da zenginleşeceksiniz. İyi ki geldiniz.Hoş geldiniz
9 Şubat 2013 Cumartesi
LINCOLN
Abraham Lincoln'ün, oğlunun hocasına yazdığı mektup ile başlamak istedim filmi anlatmaya. Her demokrasiye inanan, liberal görüşlü, cumhuriyetçi, demokrat insanın seyretmesi gereken ve bence 12 dal diyorlar ama bu filmde daha pek çok dalın eklenmesi gereken tüm dallarda OSCAR alacak bir film. 4/4 lük.Eve gelince eksikliğini hissettiğim bilgi yetersizliği sebebiyle eğer seyredecek olursanız bu blog yazısını okuyarak giderseniz Lincoln'ün nasıl bir insan olduğunu daha iyi anlayabileceksiniz.
"Öğret ona ki... "Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını...Fakat şunu da öğret ona;her alçaklığa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış bir lider vardır. Her düşmana karşılık bir de dost olduğunu da öğret ona! Zaman alacak biliyorum, fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir doların, bulunan beşinden daha değerli olduğunu öğret... Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona!.. Ve hem de kazanmaktan neşe duymayı, kıskançlıktan uzaklara yönelt onu... Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona... Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını...Eğer yapabilirsen, ona, kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona, sessiz zamanlar da tanı! Gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin edebî gizemini düşünebileceğini... Okulda hata yapmanın, hîle yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona... Ona, kendi fikirlerine inanmasını öğret. Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahî...Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı da sert olmasını öğret ona... Herkes birbirine takılmış bir yöne giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma! Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat, tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona... Gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin, sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara, dudak bükmesini öğret ona. Ve aşırı ilgiye dikkat etmesini…Ona, kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret... Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona... Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa, dimdik dikilip savaşmasını öğret. Ona nazik davran, fakat onu kucaklama!.. Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak, sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırak, cesur olacak kadar sabrı olsun. Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlara karşı da derin bir inanç taşıyacaktır...Bu büyük bir taleptir. Ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım... O, ne kadar iyi, küçük bir insan. Oğlum..."
12 Şubat 1809 tarihinde, Thomas Lincoln ile Nancy Lincoln adında iki eğitimsiz çiftçinin ilk çocuğu olarak Kentucky eyaletinde bir kulübede dünyaya geldi. Sanıyorum Musevi asıllı. Çünkü filmin bir yerinde ölümünden az önce eşi Mary Tood'a kutsal topraklara gitmek istediğinden Kudüs'e olan özleminden bahsediyor.
1818 yılında, Lincoln 9 yaşındayken, annesi Nancy Lincoln süt hastalığından 34 yaşında öldü. Kısa bir süre sonra baba Thomas Llincoln, Saraha Bush Johnston adında bir kadınla evlendi. Lincoln, ekonomik nedenlerden dolayı 18 ay kadar örgün eğitim alabildi. Daha sonra maddi sıkıntılar ve ailesinin kamu arazisinde oturduğu gerekçesiyle İndiana'dan ayrılarak illinois eyaletine taşındı. Doymak bilmeyen okuma isteğiyle kendi kendisini eğitti. 1,93 m boya sahipti ve yaşına göre çok güçlüydü. Yandaki resim wikipedyadan aldığım gençlik yıllarında ateşin ışığında kitap okuyan Lincoln.
1832'de, henüz 23 yaşındayken, Illinois'te Liberal Parti üyesi olarak başarısız bir kampanya ile siyasi kariyerine başladı.1834 yılında, devlet meclisi seçimini kazandı Sir William Blackstone'un İngilte'nin hukuk sistemini anlattığı, "Commentaries on the Laws of England" adlı kitabı okudu ve hukuk öğretmeye başladı. Bu yıllarda çok başarılı bir avukat oldu. Lincoln, 1841 yılında Whig Partisi`ne William Herndon ile birlikte girdi.
1842 tarihinde Lincoln, Kentuckyli tanınmış bir ailenin kızı Mary Todd ile evlendi.Çok güzel dans eden, keskin zekalı, uzun kirpikli, açık kahve bronz parıltılı saçlı, güzel bir cildi ve mavi gözleri vardı. Capcanlı ve dürtüsel ilginç bir kişiliğe sahipti.Annesinin 7 yaşında kaybetmiş, babasının yeniden evlenmesinden sonra güçlü bir eğitim almasına, Lensington aristokrasisi içinde bulunmasına rağmen hep ıssız kalmıştı. Tüm bu özellikler, derin bir espri anlayışı ve nüktedan konuşma yetisi filmde Spilberg tarafından çok güzel verilmiş ve SALLY FİELD'da bu tavrı muhteşem bir yetenekle tasvir etmişti...21 yaşına geldiğinde ablası Ninian Edwards ile yaşamak için Springfield, Illinois'e gitti. İşte orada Abraham Lincoln ile tanıştı.- kendi sözleriyle, "a poor nobody then." Üç yıl sonra, fırtınalı bir flört ve basit bir nişan sonra evlendiler. Mizaç karşıtların rağmen, Mary'nin kocasının yeteneğine olan güveni onları kalıcı bir sevgi ile birleştirilmişti. 3 erkek çocukları oldu.1843 de Robert Todd, 1846 yılında Edward Baker Lincoln,William Lincoln ise1850 yılında doğdu Tek yetişkin yaşa gelebilen oğlu Robert, Harvard Koleji`ne gitti.Diğer çocukları ise genç yaşta öldüler. Filmde oğullarının ölümü karşısında başkanın ve karısının duyguları ve tek yetişkin oğulları Robert'in savaşa gitme isteğine anne ve babasının yaklaşımı günümüz siyasetçilerine büyük bir ders olmalı.
Lincoln, 1847 yılında Birleşik Devletler Temsilciler Meclisi`ne seçildi.Amerika-Meksika savaşı sırasında Başkan James K Polk'`a yaptığı eleştiriler fazla dikkat çekmesine neden oldu. 1848 yılında “Savaşın gereksiz ve anayasaya aykırı olarak başkan tarafından başlatıldığı” söylemini içeren bir metin oylamında 81 demokrata karşı mağlup olan 82 Whig üyesi arasında yer aldı.
Illinois Yüksek Mahkemesi'nde avukatlık kariyerine başlayan Lincoln, birçok davada başarılı olarak o dönemin en başarılı avukatları arasına girmeyi başardı. Lincoln'ün en önemli davası 1858 yılında bir cinayet davası oldu. Lincoln'ün müvekkili William "Duff" Armstrong, James Metzker'i öldürmekle suçlanıyordu.1858 yılında müdafaa ettiği ünlü William \"Duff\" Armstrong davasıyla, hukuk dehasını da ortaya koydu. Farklı ve o zamanlar ender rastlanılan bir taktik kullanmak suretiyle, görgü tanığının yalan söylediğini çiftçi almanağıyla kanıtladı. Lincoln, İllionis eyaletinde geçirdiği 23 yıllık hukuk hayatı boyunca, 5.100'den fazla davada avukatlık yaptı. Filmde kocası tarafından şiddete uğrayan bir kadının eline aldığı balta ile kocasını öldürmesini anlattığı davasında adalet kavramına bakışı beni hayran bıraktı doğrusu.
1861 yılında ABD Başkanı olarak göreve başlayan Lincoln, ilk olarak köleliği kaldırma sözü verdiği için köleliğin kaldırıldığını açıkladı. Ama 19.yy ortalarında ABD'nin güneydoğu bölgelerinde büyük çiftliklerin ağırlıkta olduğu ve tarıma dayanan bir ekonomi yerleşmişti. Bu çiftliklerde özellikle pamuk, tütün ve şeker kamışı yetiştirilmekte ve gereken işgücü Afrika'dan kaçırılıp getirilen siyah ırktan oluşan kölelerden sağlanmaktaydı. ABD'nin diğer bölgelerinde ekonomi sanayiye yönelmiş ve kölelik ortadan kalkmıştı. ABD'nin batı kesiminde hala yeni eyaletler kurulmaya devam ediyor ve bu yeni eyaletlerin çoğunda kölelik endişelenmekteydiler. Bu da güneyin yaşam tarzını kökünden tehdit ediyordu. Köleliği kaldırmaya söz vererek seçime katılan başkan adayı Lincoln, seçimi kazanınca güneyli 7 eyalet (South Carolina, Mississipi, Florida, Alabama, Teksas, Georgia ve Loisiana) yeni başkanın köleliği kaldıracağına kesin gözle bakarak hemen ABD'den bağımsızlığını ilan ettiler. Bu eyaletler Jeffeson Davis'in başkanlığı altında Amerika Konfedere Devletleri adı altında yeni bir devlet kurdular. Kısa bir süre sonra buna 4 eyalet (Virjinya, Arkansas,North Carolina ve Tennessee) daha katıldı. Bu toplam 11 eyalet Amerikan İç Savaşı'nda güneyli konfederasyon tarafını oluşturdular. Ülkenin geri kalan kısmı (özellikle kuzeydoğu kısmı) da kuzeyli union "birlik" tarafını oluşturdular. Bir süre sonra iki devlet arasında savaş patlak verdi.
Film, Amerika Birleşik Devletleri'nin 16. Başkanı olan ve kuzey eyaletlerinde 1861-1865 yılları arasında yaşanan iç savaşa öncülük eden Lincoln'un son dönemlerine ışık tutuyor. İç Savaş'ın hararetli günleri geride kalınca, Abraham Lincoln ile kabinesi arasında fikir ayrılıkları da su yüzüne çıkacaktır. En ciddi görüş ayrılığı ise kölelik konusunda yaşanacaktır...
Anlatacak o kadar çok bilgi var ama gerisini siz araştırın artık ben yazmaktan siz okumaktan yoruldunuz.
Senaryosunu Pulitzer Ödüllü tarihçi Doris Kearns Goodwin'in çok satan kitabından ödüllü senarist Tony Kushner'in (Münih (Munich)) uyarladığı yapımın baş rolünde Daniel Day-Lewis yer alırken, yönetmen koltuğundaysa Steven Spielberg oturuyor. Filmin adı gelecek Oscar sezonu için şimdiden kulislerde dolaşıyor. ama beni en çok şaşırtan incelediğim tüm amerikan medya ve film eleştirilerindeki olumsuz görüşler. Türkçe yayın bile bulamadım.
İnsanoğlu yarattıkları dünya ile gurur duyadursun, adalete insanlığa, eşitliğe ve kardeşliğe yürekten inanan sayısı dünya üzerinde yaşayan insan sayısı göz önüne alındığında orantısal bir elin parmaklarını geçmez.
Neden o kadar şaşırıyorum ki?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Ne kadar güzel tanıtmışsın filmi, ben de çok merak ediyorum, en kısa zamanda izleyeceğim...
YanıtlaSilMektup olayı harikaymış, inan şimdi sevdiğim sözleri, metinleri aktardığım defterime geçireceğim o mektubu:)
Çok teşekkür ederim bu güzel yayın için:) Sevgiler...
Seyret,düşün ve anlat Natali.Filmde daha altı çizilecek ne sözler vsr. İnanılmaz. Sanki insanlığı sorguluyor film. Kadına kölelerden bile daha az değer verilen özgürlükler ülkesini.
YanıtlaSilÇok güzel anlatmışsınız Defne Hanım, başarılı insanları hayatları her zaman ilham verici ve yüreklendirici oluyor, Lincoln'ün hayatının bu kadar etkileyici olduğunu bilmiyordum, Amerikan iç savaşının hikayesi de oldukça ilginçmiş, son cümlenizdeki yoruma da sonuna kadar katılıyorum, bu güzel filmi ve bilgileri paylaştığınız için teşekkürler, elinize sağlık, filmi mutlaka izlemek istiyorum, sevgiler:)
YanıtlaSilErencim biraz uzun bir yorum oldu.Ama aynı hafta severek hatta kahkahalar atarak seyrettiğim Türk filmleri de oldu. Hem Fundamental hem de Hükümet kadın kendi kategorisinde başarılı oyunculuklar ve mesajları olsa da bu gerçekten seyredilmesi gereken filme ilgi son derece azdı. Salon sinemanın en küçük salonu ve yarısı boştu. Filmin başlamasına 5 dakika kala sadece iki kişi idik. O nedenle yazılacak daha çok şey vardı... Bari yorumu uzun tutmayayım. Teşekkürler güzel yorumun için.Sevgiler:))
SilEmeklerine sağlık sevgili Defnecim...Önemli bilgiler paylaşmışsın. Bu filmi izlemeyi ben de düşünüyordum hele ki verdiğin bu detay bilgiler için çok sağol. Üstte ki yorum-yanıtını okuyunca tebessüm ettim.) salonda filmin başlamasına 5 dak. var iken 2 kişi olmanız gözümde canlandı bir an!.. e.. yargısız infazların sayfalar dolusu olduğu, adalet mekanizmasının ters köşe olduğu seyirlik 'Molier' sahnesinde! 'başlar' böyle olunca! seyirciler de önyargısız olamıyor!seyretmeden önyargıyla konuşan kimbilir ne çoktur!..geçen gün Fransız sinemasından'La rafle'yi izledim! ama öncesinde bazı yorumları okudum!..-daha ilk 5 dak. da film hk.da kanaatte bulunup! filmi seyretmekten vazgeçenlerin gerekçesi; Yahudilerin olası din propagandası yapma ihtimali dolayısı ile 'seyretmeyiz' diyenler!.. hatırı sayılı idi!..-hiç şaşırmamalı!..:( dar açıdan bakan bakana!..
YanıtlaSilFİLMe dair bu önemli detaylar için, tekrar çok teşekkürler sevgili Defneciğim. en kısa zamanda filmi seyredeceğim..Sevgilerimle..
Molier lisede okutulurdu bize. Güldürürken düşündürür, düşündürürken güldürürdü. Dünyaya çok Molierlerin,jjRousseaların, Volteirlerin, Diderot, Montesquieu, Lafayette, Boucher, Danton, Pastoren ve daha adını sayamadığım yüzlercesine ihtiyaç var. Şimdi oturup ağlanacak halimize gülebilmek mümkün değil. Çok karamsar bir yanıt olsa da değeri bilinemeyen değerler kaybedildikçe çok acı çeken insanlar sayesinde insanlık nasıl olmalıydı hatırlanabiliyor ya da tekrar kazanılabiliyor. Şimdi acı çekme zamanı...
Sil