Issız bir adaya düşerseniz yanınıza almak isteyeceğiniz üç şey nedir? geyik sorusunun cevabını düşünmeyen var mı aranızda? Ama şu anda düştüğünüz bu ada ıssız bir ada değil.Yanınıza almak için düşündüğünüz termometre, yağmurluk paraşüt gibi nesneleri düşünmeden, düşüncelerinizdeki ağırlıkları atıp, bu ada da zenginleşeceksiniz. İyi ki geldiniz.Hoş geldiniz
5 Mart 2013 Salı
ROMANTİK KOMEDİ 2 : Bekarlığa Veda
ROMANTİK KOMEDİ 2 : Bekarlığa Veda
Yönetmen: Erol ÖzBekarlığa Vedalevi
Senaryo: Aslı Zengin, Ceren Aslan
Tür: Duygusal, komedi
Oyuncular: Sinem Kobal, Engin Altan Düzyatan, Sedef Avcı, Cemal Hünal
Yapım: Türkiye, 2013
Cuma günü akşamı sinema demektir benim için. Vizyonda seyretmeye değer bir film olsun olmasın bir bağımlılık halini almış durumdur bu hayatımda. Neticede sanata olan düşkünlüğüm (hatta bağımlılığım) hayatta insan için kötü olan hiç bir şeye bağımlı olmama bilincine sahip bana sigaranın nikotini gibi ihtiyaç hissettirir.
Sinema saydam bir film şeridi üzerindeki görüntüler, ışığın yardımıyla bir perdenin üzerine art arda düşürüldüğünde, gözümüz bu görüntüleri hareket ediyormuş gibi algılar. Bunun nedeni beynin, gözün ağtabakası üzerine düşen görüntüyü, görüntü yok olduktan sonra kısa bir süre daha saklamasıdır. Ağtabakadaki yansıma gerçekte göründüğü süreden daha uzun bir süre algılandığından, bir cismin görüntüsü kaybolmadan öbür cismin görüntüsü ağtabakaya düşerse, film karelerinden göze yansıyan her görüntü birbirinin devamı olarak, yani hareket ediyormuş gibi görünür. Bu beynin yarattığı görsel bir hareket yanılsamasıdır.
Sinema sözcüğü, Fransa'da Lumière Kardeşler tarafından bulunan kameraya, Yunanca "kinima" (hareket) sözcüğünden yararlanarak takılan "sinematograf" (hareketi yazan) adının kısaltılmışıdır. Bu deyim bugün esas olarak, bir olay ya da tezi hareketli görüntüler yoluyla anlatmak için dramatik yapı, sahne düzeni, oyun, konuşma, görüntü çerçevelemesi ve düzenlemesi, kamera hareketleri, dekor, aydınlatma, ses, müzik, kurgu gibi bir filmi yaratan bütün ögelerin en uygun biçimde kullanılmasını öngören sanat ve sanayi kolunu tanımlar.(1)
Sinema da bu anlamda vazgeçilmezdir benim için. Karanlık bir salonda perdeden yansıyan o yaratıcı soyutluk, beni kendi somut gerçekliğiyle etkiler. Afşar Timuçin de sanatın somuttan gelip, somuta giden bir soyut olduğunu söylemez mi? (2)
İşte dün nedense(!) galası Londra'da yapılan reklamı çokça olan "Kelebeğin Rüyası" filmi yerine, ilkini seyredip sinemadan mutlu çıktığım bir filmin 2.sini seyretmeyi tercih ettim. Aslında itiraf edeyim arkadaşımı kırmamak için istemediğim halde Kelebeğin Rüyası filmi için sözleşmiştik. Ama yer olmadığı sebebiyle (!) bilet bulamayınca içten içten nasıl sevindim anlatamam. Zira ruh halim ağlamaya hiç müsait değildi. Yanlış anlaşılmak istemem ama çok reklamı olan üstelik güvendiğim sinema eleştirmenlerinin olumsuz kritiklerini okuduğum halde merakla gitmek istediğim bir film olmasına rağmen bugün bir filme ağlamak için para vererek gitmek doğrusu hiç işime gelmemişti.
Bu aralar gereğinden fazla ağlamakta olduğumdan ihtiyacım olan gülmek, mutlu olmak Hollywood çakması olsa da akılla düşündüğümde seyretme ihtiyacım olan filmin Romantik Komedi olması gerektiği sonucuna beni götürüyordu.
Sefiller filmini bile seçebilecek halde değildim ki Londra’da yıllarca oynamış müzikalini dinlemiş, müzik ve flm DVD sini almış çok önem verdiğim ve insanlara gerçek anlamda erdemin ne demek olduğunu kanıtlayacak ve almasını bilene önemli dersler çıkarmasını sağlayacak Victor Hugo’nun unutulmaz eserinden sinemaya uyarlanmış olmasına rağmen (!)
Tabii ki yaşanmış bir deamı anlatan ve özellikle şiirlerini çok beğendiğim gerçek bir duygu adamı Yılmaz Erdoğan'ın düşüncelerinden ve birikimlerinden çıkmış "Kelebeğim Rüyası" filminin de O'nun dantel gibi işlediğinden emin olmama rağmen.
Aristonun poetikasında tanımını yaptığı Katharsis'e ulaşma, seyircinin izlediği sahne de korku ve acıma ögelerini kendi başına geliyormuş gibi düşünerek , bu duygulardan arınmasını sağlar. Seyircinin sinemaya ağlamak istediği için ağlamak üzere gittiğini gösterdiğini iddea eder. Aristoya göre tiyatro arınma sağlar çünkü sahnedeki görüntüler insana kendini dışarıdan gösterir.Bir hırsıza "hırsızın başından geçen olaylar"konulu bir görsel sunulduğunda , kendine dışarıdan bakacak ve yaptığının kötü birşey olduğunu anlayacaktır" der. Üstelik Aristo'nun bu iddeası o dönem suçluların islahında kullanılmış bir yöntem olsa da daha sonra Brecht sonradan Epik tiyatro ile bu kurama karşı çıkmış olsa da bu konuda uzman olmamakla birlikte iki düşünür arasında kaldığımı itiraf etmeliyim.
Çokta doğru bir karar verdiğimi filmin çıkışında film öncesi karşılaştığım çok eski bir iş arkadaşımın Kelebeğin Rüyası filminden çıktıktan sonra kurbağaya dönmüş gözlerini görünce anlamış oldum.
Hepinize hep güleceğiniz her ne zorlukta olursanız olun gülmek için bahaneler yaratabileceğiniz anlar dilerim.
(1)Temel Britannica;
(2)EstatikteAnlam ve Yorum Afşar Timuçin
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
"Kelebeğin Rüyası"na ben de ürkerek gittim esasen. Çok övülen, çok popüler filmler her zaman beklentimin altında kalmıştır. Ama şiire olan sevgim ve güvendiğim birkaç kişinin olumlu görüşlerine dayanarak izledim filmi ve cidden bu kez hayal kırıklığına uğramadan çıktım. Konuyu ve şairlerin genç yaşta öleceğini bildiğim için şok etkisi yaratmadı ama hüzünlendim doğal olarak, lakin gözlerim davul boyutuna ulaşmadı, belki 1-2 damla süzüldü ister istemez. Çünkü her iki oyuncu da çok sahici oynamış, görüntüler mükemmeldi. Öyle ki Belçim Bilgin'in lise kızına uymayan yaşını ve bazı maden sahnelerindeki yapmacıklığı bile gözardı edebildim. Herşeyden öte 2 şairin-hatta B.Necatigil ile 3- bu vesileyle hatırlanmış olması güzeldi. Elbette ki bu bir film, kurgusal şeyler olacaktı. Tavsiyeme uyarsan izle derim. İnce bir hüzün ama hoş duygularla ayrılıyor salondan insan. Sevgiyle...
YanıtlaSilYanıtlar için biraz yorumları bekledim. Aslında daha önce olsaydı çok gitmek isterdim ama malesef sağlıkla ilgili kötü günler geçiriyoruz. Daha çok genç ve tedavisi olmadığı söylensede umudumuzu yitirmeden mücadele vereceğimiz bir sürece giriyoruz. O nedenle çok hüzünlüyüm. Artık gözümde yaş kalmadı derler ya ben de o durumdayım. Şimdi onunla geçirdiğim her anı doya doya gülerek geçirmek istiyorum. Yorumunuz için teşekkür ederim.
SilYukarıda okuduğum yazıyı yanlış anlamış olmayı istemiştim aslında. Ama gördüm ki ciddi bir durum var ortada. Ne olduğunu tam olarak anlamasam da tüm dualarımın sizinle olduğunu söylemek isterim. Neler yaşadığınızı tahmin edebiliyorum. Umarım, dilerim herşey iyi yönde gelişir, çok geçmiş olsun...
Silİçten teşekkürler Leylak Dalı.
SilBence de doğru bir seçim yapmışsınız Defne Hanım, her zaman gülmeniz dileğiyle, sevgiler:)
YanıtlaSilErenciğim çok teşekkür ederim. Umarım o güzel yüreğindeki melek dleğini bana getirir.
SilÇok tesekkurler Defne´cim. Amin insallah. Sevgiler.
YanıtlaSilRica ederim Güngörcüğüm. Sevgilerle, mutluluklarla, uzun uzun keyifli bir yaşamın olsun.
SilKelebeğin Rüyasını aynen dediğiniz gibi oya gibi işlemişti Yılmaz Erdoğan...Evet dramatikti ama öyle ajitasyon yoktu...Belki şu an izlemediniz ama daha sonra mutlaka izlemelisiniz...
YanıtlaSilRomantik Komedi 1^i izlemiştim ikinciyi henüz izleyemedik.
Cuma günleri bizim için aile sinema günüdür. Vizyona yeni film cuma günü girdiği için seçimimizi bugünden yana kullanırız biz de...
Keyifli seyirler diliyorum
Her ne olursa olsun hayatta tek öğrendiğim mutluluk olmadan geçireceğin bir salisenin bile olmasına izin vermemek. Eğer bu filmden keyif almış, hüzünlenmiş bile olsanız kendinizi huzurla mutlulukla hissederek seyretmişseniz ne mutlu size. Madem öyle ben de belki eşimle birlikte giderim vizyondayken henüz. Bakarsınız ağlamak bile mutluluk verebilir Neden olmasın?Teşekkürler Lalecim yorumuna. Cumaları seyrettiğin film yorumlarını okumak için bekliyorum.
Sil