10 Ağustos 2010 Salı

Ruhlarımız Geride Kalıyor


Eski bir Rus geleneği vardır. Yola gidecek yolcu, kapının eşiğinden dışarı adım atmadan önce birkaç dakika sessiz durur, geride bıraktığı eve dağılmış olan ruhunun toparlanıp bedenine girmesini bekler.


İnsan beyninin çok güçlü bir enerjiye sahip olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış. Bu konuda bilimin çözemediği konu, vücutla sadece iki toplardamar vasıtasıyla ilişki kuran ve bütün vücudu yöneten beynin, bu enerjiyi nereden bulduğudur.
Ancak her organ gibi beyin de yorulur ve yorulma emrini verdiğinde enerji kütlesindeki değişimler kendini halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk, yoğun sıkıntı, karamsarlık, yetersizlik, ve çaresizlik hisleri ile gösterir.
Bu durumda beynin yorgunluğunu gidermek için üç seçeneğimiz vardır.
İlki spor yapmak ki, bu zorluklara olan bağışıklığı artırır.
İkincisi beynin kontrolünü sağlamak. Beynin sağ ve sol lobun gelişmesinden çok arasındaki omega 3 bağlarının gelişmesini sağlamak ki, hızlı geçişle birlikte vücut kontrolü kolaylaşır.
Üçüncü yol ise ruhu geliştirerek beynin yönetimini ele almak, kısacası spiritüel olmak ve yorulmayı azaltmasını beyne emretmektir.


Günümüzde takip edilemez hıza erişen teknolojik gelişmeler, sinüs eğrisini şaşırttıracak iniş çıkışlarla seyreden ekonomik gidişat, otuz beş yıla sığdırılmış iki dünya savaşı, sonu gelmeyen çatışmaların yanına eklenen modern dünyanın soğuk savaş, eşikte bekletilen atom bombalarının ya da kimyasal silahların konuşturulacağı yeni bir dünya ya da bölgesel savaş sinyalleri, terör eylemleri ve daha niceleri ve de içinde yaşadığımız teknoloji faşizmi bizi her gün daha çok kirletiyor ve insanlık arayışını içinden çıkılmaz bir labirente dönüştürüyor. Sadece bedenlerimiz değil ruhumuz onarılamaz yaralar alıyor. Standartların ve yargıların alt üst olduğu bir dönemdeyiz. Dört yanımızı çeviren belirsizlik çemberiyle karşı karşıya kalmış, günlük hayatın kaygıları ile , bir iç çatışma, hatta bir tür iç çelişki yaşarken; bir yandan bir çeşit birleşmeye ve bütünleşmeye yönelen güçlü bir güdünün yanı sıra diğer yandan en az aynı derecede kendini etkili gösteren ayırıcı etkenlerin varlığını duymaktayız. Bir yandan daha olgun bir düşünce düzeyine ulaşıp daha geniş bir hoşgörüye, dayanışmaya ve birliğe doğru yol alırken diğer yandan insanlık gelişimindeki hayal kırıklıkları, güvensizlik duygusu, ideolojik çöküntülerin açtığı boşluklar ve insanlığın tepesinden kalkmayan her an patlayabilecek gerginliklerin korkusu çoğu kez insanlığın bir çıkmazda olduğu izlenimini uyandırmaktadır.

Günümüzde en büyük sorun insanı içine düştüğü çıkmazdan kurtarmak ve bedenin çok gerilerinde kalmış yorgun ruhu yakalamasını sağlamaktır. Bu dünya üzerinde insan yaşamını daha güzel, daha iyi, daha insancıl yapacak bir kurtuluş insanın ancak kendi öz benliğine, kendi öz yapısına, kendi öz kişiliğine dönmesiyle ona sadık kalmasıyla gerçekleşebilir. İnsan olmak, üstelik insanca varolmak ve yaşamak isteyen kişiler yaşamın anlamını sorgulamak zorundadır. İyiyi, doğruyu ve güzeli bulmak, insanları ve doğayı sevmek hayata bir mana kazandırır.Çünkü insan doğanın ürünüdür.


sevgiyle,
DS

2 yorum:

  1. Yazını çok beğendim ve özellikle dinçlik adına sporun kaçınılmaz bir etkisi olduğuna ben de inanıyorum.Başarmanın yarısı inanmak derler ya ben buna bir de başarmanın yarısı başlamaktır demek istiyorum.Vücut ve beyin uyumlu bir oyun içerisinde mutluluk salgılıyor.
    Kısacası lafı uzatmayayım,yazına katılıyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Sevgili Buğday Tanesi,
    İnan yapılan her yorum beni zenginleştiriyor. Çok teşekkürler güzel yorumuna.Sporun içinde büyüyen bir çocuk hiçbir kötü alışkanlığa yakınlık göstermeden büyür.Spor terbiyesi diye adlandırılan bu yetişme şekli çocuğa iyi bir takım arkadaşı olmayı, vücutta biriken fazla enerjiden kayabileceği uçları spor ile tatmin eden efendi, akıllı, dinç nesiller yaratır. Eğer çocuk spor terbiyesiyle büyümüşse ömür boyu sporla dost yaşar.Hem bedenen hem de zihnen sağlıklı bir birey olarak. Yani diyeceğim çocuğu küçük yaşta sporla tanıştırmak, ömür boyu sağlıklı olmasını sağlar. Anlarsınız hayatında hiç spor yapmamış insanı, 40 ından sonra spor yaparken. Olsun yine de zararın neresinden dönersen kardır.Ben yıllarca spor yapan biri olarak hala bevam etsem de, sanatın her dalı ile amatörde olsa yakından ilgilenerek, spiritüel tarafımı geliştirerek dengeyi sağlamaya çalışmaktayım.Ben böyle mutlu oluyorum.Sevgiler

    YanıtlaSil