10 Aralık 2010 Cuma

Pera'da muhteşem bir gün

Dün Pera müzesini gezdim. Harika 3 saat geçirdim ve nasıl geçtiğini anlayamadım. Çıktığımda ruhum yıkanmıştı sanki. St.Petersburg‘daki Rus Devlet Müzesi'nin zengin koleksiyonundan seçilen 19. Yüzyıl Rus Klasikleri sergisi vardı. Rusya tarihinin bir döneminin çalışma ve yoksulluk, çocukların dünyası, halk eğlenceleri, savaş ve ölüm ile kentsoylularını konu alan sahnelerle devrime kadar yaşamın her alanından kesitleri yansıtıyordu.










Sanat'ın çeşitli dallarında aşkın, acının, ölümün kol gezdiği bir duygu dünyası olarak işlenen Rus ruhu bu sergide de kendini hissettiriyordu.
1860'lardan sonra ilerici rus ressamlar, çağın can alıcı sorunları olan sosyal adaletsizlik, serflik (1861'e kadar Rusya'da köylüler büyük toprak sahiplerinin mülkü sayılıyordu), çocuk işçiliği, kadınların hor görülmesi, yoksulluk gibi konuları işlemeye başlamışlar.


1870'ler ve özelliklede 1880'lerden sonra resimlerde daha olumlu bir hava esmeye başlıyor.

Acılarla dolu dünyadan yavaş yavaş çıkılıp, halk'ın artık kurban değil, güçlü bir özne olduğu resimlere yansıyorFolklora, halkın doğa ve evren anlayışını şiirsel bir anlatımla betimlemeye önem veren bir eğilim beliriyor. Toplumsal sorunlar bütünsellikleri içinde ele alınıp, artık suçlama değil, tahlilin olduğu bir anlatım göze çarpıyor.

İlya Yefimovich Repin,Ivan Shiskin, Nikolai Yaroshenko,Venetsianov, Pavel Fedotov, Vasiliy Perov, Vladimir Makovski ve Kasatkin gibi Rus resminin ustalarının orjinal tabloları görmek kelimenin tam anlamıyla görsel bir ziyafetti.
Aynı his aynı keyif, Gogol'dan Petersburg hikayeleri ya da Dostoyevski'den suç ve cezayı okuduğumda da vardı.Bir dejavu gibi.










İki kat altta ünlü Macar ressam Tivadar Csontvary Kosztka vardı. Onun için otoriteler " Bir yüzyıl dönümü sanatçısıdır " diyorlar. Yapıtlarındaki zenginlik ve karmaşa, üslup çok farklı. Gerçekçi gözlem, değişen ışığa vurgu, post-izlenimciliğe özgü süslü, coşkulu renk kullanımı, biçimin büyük ölçek üzerinden işlenmesi ve renklerdeki güçlü kırılma, aynı tuvalde aynı anda hissediliyor.

Csontvary, kendine özgü renkleri, simgesel anlatımı ve "göksel ses"i dinleyerek adeta resimleriyle şiir yazan sıradışı bir sanatçı.Kendi kalemiyle, kendi için "Öğrenciyken ezberden nefret ederdim. Kutsal Kitap'ı masal gibi görüyor; daha çok, dışarıda, doğanın içinde olmaya, bülbülün ötüşünü dinlemeye, kâh burada kâh şurada polenli taçyapraklarını kelebek, arı, yaban arısı ve böcek sürüleri kuşatmış bir çiçeğe bakmaya can atıyordum." diyor..


Tüm yaşamı boyunca umutsuzca Tanrı’yı arayan Csontvary için “ Bütün’ün ağırlığını kanıtlayan şey, güç değildir yalnızca.Güzellik başlı başına bir kanıttır, özellikle mekan enerji dolu ise. Csontvary’nin Napoli’ye, Vezüv dağının eteklerine, Sicilya’ya, Etna Dağının yakınlarına gitmesinin nedeni budur. 1902 tarihli yapıt, bu gezilerin sonucu olarak doğmuştur. Napoli körfezini uzayıp giden mavimsiliği, sahilde renk renk bir dizi ev, arka planda duman saçan (canlı) Vezüv.
Beni çok etkiledi doğrusu.

Resimlerinde işlediği özellikle Kosovayı, Mostar'da Nevetra nehrinin üstündeki Mostar köprüsünü, Napoli'den Castellamare di Stabia,Lübnan'ın Baalbek kenti, Jerusalem'dan ölü deniz'i, italyadan seyrederken Csontvary'nın bir ressam olmakdan öte resimlerinde kullandığı simgesel anlatım, doğanın ve hayatın sırlarını ortaya çıkarmaya çalışan bir filozof olarak göründü bana.

6 yorum:

  1. Sn.Defne Hanım,
    Yapmayı düşünüp de gerçekleştiremediğim bir ziyareti siz yapmışsınız.Ayrıntılar için çok tşk.ler,gitmiş kadar oldum.
    Gittiğiniz için ayaklarınıza,yazdığınız için de ellerinize sağlık...Yazınızdan gerçekten de çok yararlandım
    Bu arada,Jerusalem'e gitmiş biri olarak,orayı hiç bir tablonun,hiç bir kitabın veya sanat eserinin tam olarak anlatamayacağını düşünüyorum.Sanmıyorum ki oradaki atmosfer,başka bir yerde olsun ama elbette sanatçılar,böylesine bir yeri tanımlamak isteyeceklerdir,haklıdırlar da...
    Saygılar

    YanıtlaSil
  2. Sevgili A.b.d blogcum, Hiç birşey orjinalin yerini tutmaz.Orjinali gibi de değerli olamaz. Size göre Jerusalem ne kadar orjinalse, bana göre Csontvary'nın Jeruselam'dan Ölü denizi tablosu o kadar orjinal...Sevgiler DS

    YanıtlaSil
  3. Muhtesem resimler, bayildim gercekten. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. Çok güzelmiş, halık artık kurban değil güçlü bir özne olduğunun resimlere yansıması ve sizin bunları yorumlamanızdan da çok etkilendim, gerçekten gitmiş kadar olduk... Teşekkürler. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Sevgili Kiraz Çekirdeği,
    Sanat, sanatçının iç dünyasını dışa yansıtan ayna bir ayna olduğu kadar, toplumun da aynasıdır. Toplum ile sanat arasında öyle yakın bir ilişki var ki, bir toplumun bütün özelliklerini sanatından çıkarmak mümkün olur. Yukarudaki Rus resim sanatında sanatçıların , içinde bulundukları toplumdan nasıl etkilendiğini açıkça görüyoruz. Daha ilerisi de mümkün, sanatçının toplumun gidişine yön vermek gibi bir gücü de var.Tabii eğer o toplumda sanatçı varsa ya da bırakılırsa hatta yetiştirilirse...

    YanıtlaSil
  6. Ben de gezdim ve çıkasım,istanbul trafiğine karışasım gelmedi ! Öyle büyülendim ki kendimi kaybedip,resim mi fotoğraf mı ayırtetmek için o siyah çizgileri çok geçtim :) Üşenmeyip tüm resimlerin fotoğraflarını çektim,Frida Kahlo sergisinin fotoğraflarına ise ayrı hayran kaldım.Çok hüzünlendim :(

    YanıtlaSil