26 Aralık 2022 Pazartesi

Bizim Dünyamız




    "Yeryüzüne düşen yağmur damlası bir anda yok olur. Ama bir şekilde hala oradadır, toprak tarafından emilse de bir başka formda hala oradadır. Buharlaşsa da hala orada, havadadır. Buhar haline gelir, bir yağmur damlası olarak onu artık göremezsiniz ama bu orada olmadığı anlamına gelmez. Bir bulut hiçbir zaman ölmez. Bir bulut, yağmur, kar veya buz olur ama bir hiç olamaz."


"Bir portakal ağacına baktığımızda, mevsimden mevsime yaşamını güzel yeşil yapraklar, hoş kokulu tomurcuklar ve tatlı portakallar vererek geçirdiğini görürüz. Bunlar bir portakal ağacının yaratabileceği ve dünyaya sunabileceği en iyi şeylerdir."

 Peki ya hiç düşündünüz mü siz bu dünyaya neler sunabiliyorsunuz?


 

23 Nisan 2022 Cumartesi

Bahar Döngüsü




Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne (NOAA) göre, dünyanın güneşe doğru eğim açısıyla tanımlanan astronomik bahar, ekinokslara ve gündönümlerine dayanır. İlkbahar genellikle bahar ekinoksu ile yaz gündönümü arasındaki dönem olarak kabul edilir .
Ekinokslar, yıl içinde gece ve gündüzün neredeyse eşit olduğu günlerdir . Her takvim yılında biri ilkbaharda, diğeri sonbaharda olmak üzere iki ekinoks vardır.
İlkbahar veya sonbahar ekinoksu, Kuzey Yarımküre'de 20 Mart civarında ve Güney Yarımküre'de 22 Eylül civarında meydana gelir. Bu nedenle, Kuzey Yarımküre'de astronomik bahar 21 Mart'tan 21 Haziran'a kadar uzanırken, Güney Yarımküre'de 21 Eylül'den 21 Aralık'a kadar uzanır, ancak tarihler yıldan yıla biraz değişebilir.

Pek çok uygarlık tarih boyunca baharın dönüşünü, doğanın çiçek açmasını veya ilkbahar ekinoksunun yükselişini kutlamak üzere değişik ritüeller geliştirmişlerdir.

Astrolojiye olan ilgileriyle bilinen İnka'ların İlkbahar ve Sonbahar Ekinokslarında, güneşin tam tepeye geldiği öğle saatinde toplanarak, 25 metre boyundaki Kukulkan Piramidi’nin üzerindeki gölgelerin bir yılan gibi gözükmesini izleyerek baharın gelişini kutladıklarını, Meksika’daki Antik Maya yerleşimi Chichen Itza kalıntılarından öğreniyoruz. Normalde piramidin basamaklarının köşeli gölgesinin yansıdığı alanlar, ekinoks günlerinde dalgalı bir gölge görüntüsü oluşturuyor ve bu olaya “Güneş Yılanının Dönüşü” adı veriliyordu.





Druid ve paganlar için kutsal kabul edilen İngiltere’deki Stonehenge kalıntıları da ekinoks günleri için önemli bir buluşma mekânıydı. Paganlar günümüzde de ilkbaharı karşılamak için ekinoks ve gündönümlerinde bir araya gelerek ritüellerle, şarkılarla bu günü kutlamaktadırlar.

Arnavutluk, yine pagan köklerinden gelen Dita e Verës'i 14 Mart'ta kutlar. Bir zamanlar Arnavut dağlarının doruklarına hac ziyaretleri yapılır ve burada Güneş Tanrısı'na bereketli bir yıl için dualar sunulurdu.





M.S. 2. yüzyılda yazılmış Pers kaynaklarında ilk kez adı geçen Nevruz, İran ve Bahai takvimlerine göre yeni yılın ilk günü olarak da kabul edilir. Nevruz’un kelime anlamı da ‘yeni gün’dür. Dünyanın pek çok yerindeki çeşitli halklar tarafından kutlanan bahar bayramında büyük ateşler yakılır, çeşit çeşit yemekler pişirilir, şarkılar söylenir, danslar edilir gül ağacına dilekler asılır ve gün sonunda büyük ateşin üzerinden atlanarak yeni yıla merhaba denilir.

Japonya'da baharın gelişini simgeleyen kiraz ağaçlarının çiçek açması önemli bir ulusal olaydır. Hanami veya kiraz çiçeği izleme ritüeli, festivaller ve toplantılar düzenlenir. Sakura denilen Kiraz çiçekleri , Budizm'de önemli bir tema olan yaşamın geçiciliğini sembolize eder.


Yahudi inancında, Yahudi halkının Mısır'a kölelikten kurtulduğu anı simgeleyen Pesah, Fısıh veya Hamursuz Bayramı, kuzey bahar ekinoksundan sonraki ilk dolunayda kutlanmaya başlar ve yedi gün sürer.

Güçlü bir Hıristiyan geleneğine sahip birçok ülkede bahar, İsa Mesih'in dirilişini ve fiziksel ölüm üzerindeki zaferini kutlayan Paskalya ile işaretlenir. Paskalya olarak bildiğimiz Hristiyan bahar bayramının kökenleri Ostara’ya dayanmaktadır. Orta Avrupa Pagan inancında, Germenlerin Ostara, Eostre ya da Eastre olarak adlandırdığı bereket, bahar ve şafak tanrıçasının ilkbahar ekinoksunda yeniden canlandığına inanılırdı. Genç bir bakire kadın olarak simgeleştirilen Ostara, gençliği, güzelliği, tazeliği, üretkenliği ve bereketi temsil ederdi. Pagan inancında “Yıl Çarkı” olarak adlandırılan döngüdeki 8 bayramdan biri olan Ostara, üremenin ve bolluğun sembolü olan yumurtalarla, rengârenk yiyecekler ve tatlılarla kutlanırdı. Pagan inancının gün geçtikçe gücünü kaybetmesi ve Hristiyanlık tarafından yasaklanmasından sonra, Ostara Bayramı da Hristiyanlar tarafından sahiplenildi ve Easter adını alarak kutlanmaya başlandı.

Londra'daki Barnet ve Southgate College'dan antropolog Cristina De Rossi, Paskalyanın, çok daha eski bir doğurganlık ve yeniden doğuş kutlaması olan Kelt Ostara festivalinden türetilmiş olduğunu, tavşanların ve yumurtaların doğurganlığın ve üremenin simgesi olduklarını belirtir.

Yıl çarkı güneşe göre belirlenen dört festivali (Kış Gündönümü, Bahar Ekinoksu, Yaz Gündönümü, Sonbahar Ekinoksu) ve 4 mevsimsel festivali (kutlama ya da önemli bir mevsim değişikliğini belirtme) içeren Wicca hareketi ve Neo-Paganizm'in sekiz Sabbatı'nın (dini festivaller) sembolüdür. Günümüz Wiccanlarının (Wicca inancını benimsemiş kimseler) öne sürdüğünün aksine, antik yıl çarkının, şu anki şeklindeki gibi olduğuna dair bir kanıt yoktur. Ancak kutlamalar şimdi çoktan kayıp olan başka bir isimle bilindiyse bile, binlerce yıl önceki Keltlerin bu önemli çark olaylarının festivallerini kutladığı açık.

Antik Kelt kültüründe, geçmişteki birçoğu gibi zaman döngüsel olarak görülür. Mevsimler değişti, insanlar öldü, ancak hiçbir şey sonunda asla yok olmadı çünkü her şey tekrarlayan doğal bir döngü içerisinde -o ya da bu şekilde- geri döndü. Modern dünyada zaman lineer olarak kabul edilse de, yaşamın döngüsel doğası kabul görmeye devam eder. Günümüz modern yıl çarkı ilk kez akademisyen ve mitoloji uzmanı Jacob Grimm (1785-1863) tarafından 1835'teki Teutonic Mythology çalışmasında ileri sürülmüştür ve Wicca hareketi tarafından 1950'ler ve 1960'ların başlarında bugünkü şeklinde düzenlenmiştir. Çark aşağıdaki kutsal günleri içerir (birçok tarih yıldan yılda esnektir):
Samhain (31 Ekim)
Yule (20-25 Aralık)
Imbolc (1-2 Şubat)
Ostara (20-23 Mart)
Beltane (30 Nisan-1 Mayıs)
Litha (Haziran)
Lughnasadh (1 Ağustos)
Mabon (20-23 Eylül)

Bu 8 festival yılın döngüsel değişiminde nelerin kazanıldığına ve nelerin kaybedildiğine kişinin dikkatini çekmek için tasarlanmıştır. Antik Mısır medeniyetindeki (ve diğerlerindeki) gibi, Keltler nankörlüğün insanı daha sonra hoşnutsuzluğun karanlığı, kibir, içerleme ve kendine acımaya yönelten “günah kapısı” olduğuna inanırlardı. Bir yıl içerisinde kişi neleri kaybettiğinin yanı sıra nelerin verildiğine şükran için durup düşünerek fakat zihninde hala değer vererek dengeyi sağlar.
Kaynak:https://www.worldhistory.org