6 Kasım 2011 Pazar

Bayramın düşündürdükleri

            Bayramları hep sevmişimdir. Gerçi çocukluğumdaki o bayram heyecanı, yerini telaşlara yerine getirilememiş zorunlulukların vicdan azabına bıraksa da ben bayramları sevmekten hiç vazgeçmedim. Kızımın çok istediği bir bayramlığı almaya karar verdiğimdeki sevincini, oğlumun bayram için evine gelişindeki mutluluğu, çok özlediğim ancak yıllardır iki kişi kalan soframızı, tekrar dört kişilik olarak hazırlamaktan duyduğum  huzuru en son ne zaman hissetmiştim? Bayram sabahı dışarı çıktığımda herkesin ama istisnasız herkesin kendine çeki düzen vermiş bir giyim tarzıyla, çocuk ve genç yaştakilerin yeni alınmış gıcır gıcır parlayan yeni ayakkabı, elbise buluz vs. kıyafetleriyle karşılaştığımda, yine hissettiğim mutluluktur. Sabahtan akşama kadar o evden o eve, o komşudan o komşuya izinsiz talepsiz gidebiliyor olmanın özgürlüğünü, kapımın sürekli çalınıp, hiç tanımadığım çocukların telaşlı, yarı utangaç, belli ki eskimesinden korktukları bayramlıklalrının tedirginliği içinde, kendilerini prens ve prenses gibi hissettikleri hallerini, uzaklarda ama bir zaman yaşamıma eşlik etmiş, şimdilerde çok ama çok yaşlanmış yakınlarımın cılızlaşmış, çocuklaşmış seslerini duyup onların geleceğe dair güzel dileklerini duymayı severim.

        Peki ya acılar, üzüntüler, açlıklar, deprem yıkıntıları, ölümler, kayıplar,savaşlar, bayramı bayram gibi hissettirir mi insana? Eğer bayramlar birlik olmanın, kardeşlik ve barış içinde yaşamanın, yürekleri kinden, nefretten, öç alma duygusundan,  uzaklaştırmak amacını taşıyorsa, o halde bayramlar günlük yaşamın koşturmasından, telaşından kendimizi dinleyemediğimiz, tutkularımızı, hırslarımızı, içimizdeki tüm kin ve nefreti ölçüp biçmenin, vicdanına hesap vermenin , kötülüklerin sonlanıp, vicdanların arındırıldığı, iyiliğin barışın kardeşliğin sağlandığı ve paylaşıldığı günler olmalıdır.
Benim için bu bayram bayram gibi de, ya Van'da depremde evi yıkılmış, yakınlarını kaybetmiş, karnını doyurmak için bile yemek bulamayan, çocuğunu besleyemeyen, gözünün önüde gün güne eridiğini gören Somali'deki anne için, terör adı altında yine insan eliyle yaratılmış savaşta yıllardır kimbilir ne fedakarlıklarla besleyip büyüttüğü oğlunu kaybetmiş anne için de bayram mıdır? Usta Can Yücel yine düşündürdü beni, şu güzel dörtlüğüyle...

Bayramlık
Koyunlar keçiler ve koçlar için
Ne kadar bayramsa Kurban Bayramı
Bu barış var ya, bu barış
Cephedekiler için o kadar barış

"Bayram bir ömürdür, ben gibi bir deliye" diyen usta şairimiz Can Yücel'le düşündüm ben bayramı ve bayramın anlamını...

Bayramlar
Hayata rasgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp ‘Çok şükür bugünü de gördük’ diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle okşayan anne bayramdır.
‘Ona güvenmiştim, yanılmamışım’ sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek, müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek bayramdır.
Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi, nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
‘İyi ki yanımdasın’ bayram, ‘Her şeyi sana borçluyum’ bayram,
‘Hiç pişman değilim’ bayram...
Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek, altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör akıllılıktan evladır.”


CAN YÜCEL

Bütün günlerinizin  bayram tadında geçmesi umuduyla, Kurban Bayramınızı kutlarım.

20 yorum:

  1. yorumunu yanıtladım.
    blogumu pek okumuyorsun herhalde.
    :)))

    sanırım bloguna da pek girmiyorsun.
    arada bir ortaya çıkıp kayboluyorsun sanırım.
    :)
    bak düzenli girersen bloguna, karşılıklı iyi birer blog arkadaşı olmak istersen söle bana.
    yazı konuların hoş çünkü.
    :)
    ilgilendiğimiz konular aynı.

    YanıtlaSil
  2. yazdığın müzikler, kitaplar, ingiltere ve diğer anılı yazılar, dünyalarımız çok benzer. yemek tarifleri yazıyorum ben de ve popüler kültür birinci ilgi alanım. resim üzerine de çok yazıyorum.

    ama keşke hep kaybolmasan. ayda bir gelmesen bloguma. sık gelsen. vb.

    YanıtlaSil
  3. phantom of the opera-a.l.webber ise gelmiş geçmiş en sevdiğim şarkı.

    ben geleyim bloguna bari belki ortaya çıkarsın.
    blogumu okuyor musun okumuyor musun hiç belli deil.

    YanıtlaSil
  4. simay, çağla ve gece kurgu kahramanlarım.
    öykülerini yazıyorum.
    yazdıklarım benim fikirlerim değil, kahramanlara yakıştırdığım fikirler.
    :)

    YanıtlaSil
  5. Dedigin gibi acilarin icinde bir bayram! Biraz eksik biraz huzunlu...Siir cok hos.
    Sana ve ailene guzel bir bayram dilerim. Keyfiniz bol olsun!

    YanıtlaSil
  6. Can Yücel bayramları ne güzel hissetmiş anlamlandırmış.Keşke bizde yapabilsek.nefes aldığımız her dakika bayram aslında.yaşamayı sevmek ve dünyaya gelmiş olmakd a bayram.hayat bayrammış ama yeni anlıyoruz ...
    Keyifli bayramlar dilerim, sevgilerimle

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Deeptone, biraz mahçup, biraz yakalanmış birazda haksızlık edilmiş hissediyorum kendimi. Evet haklısın. Sürekli takip ettiğim ve her yazısını okumak istesem bile okuyamadığım blogların, blog takipçisi olarak, makbul sayılmam. Hele şimdi iyicene zamanım daraldı. Ancak yorumların ben, bayram tembelliği içinde, tam bloglarıma kavuştuğumu düşünüp, seçtiklerimi okuyup, beğendiklerime yorum yapma keyfine dalmışken, bloguma bomba düşmüş etkisi yaptı.Eleştirileri çok severim. Beni geliştirir, zenginleştirir. Eleştiri yapan dostlarımı yanımdan ayırmam. Sana çok çok teşekkürler. Haklısın bir yazıp bir kaçıyorum. Blogları tam takip edemiyorum. Arada girip beğendiklerimi okuyup, bazen yorum yapıp kaçıyorum. Bundan ben de rahatsızım ancak isteyerek olmuyor. Yine de elimden geldiği kadar dikkatli olacağım bundan sonra. Blogun çok komplike. Yorumlarından sonra bayağı bir zaman harcadım, yazılarını okumak, seni tanımak için. Yaptığım yorum O senin düşüncelerin değil kurmaca karakterine ait olsa da ben yorumumu o karaktere yaptım. Çünkü sanalda herşey sanal. Kim gerçek kim kurmaca farketmez. Samimi duygulardı. Ben çok kendine özgü buldum o karakteri. Umarım ben bundan sonra daha doğru takip ederim seni... Yorumların için tekrar tekrar teşekkürler.Gönül dolusu sevgiler:))

    YanıtlaSil
  8. Didemcim Hayatı acısı ve tatlısı içinede yaşamak ama yaşadığının farkında olmak insana mahsus. Tatlı zamanların tadını çıkarmak, acı zamanlarda ise insan olduğunu unutmamak gerekiyor. Sanırım formül bu. Ben de senin ve güzel ailenin bayramınızı kutluyorum. Vatan kokulu sevgiler:))

    YanıtlaSil
  9. Sevgili Düşlerimden İnciler,
    Hayatta aldığın yol biraz uzunca ise farklı bakmaya başlıyorsun. Buna bazıları,olgunlaşmak bazıları deneyim kazanmak, bazıları ise yaşlanmak diyorlar. Yaşamda öyle bir diyalektik var ki, ışığın değerini karanlıkta, sağlığın değerini hastalıkta, kazanmanın değerini kaybetmekte anlıyorsun. Bunun anlamak ise yaşadığın gün sayısıyla doğru orantılı galiba.Ben de senin kurban bayramını kutlar sevgiyle kucaklarım.

    YanıtlaSil
  10. ne güzel bir yorum yapmışsın. sevindim tepki göstermene. zamanım dar demişsin. işlerdendir veya okul. daha henüz tanıyamadığım için seni öle dedim. belki iş belki okul. ama bak ben de günde 12 saat kesintisiz iş hayatındayım. haftasonu dahil. ama gece bloga giriyorum her gece. blogda ben hiçbirşeyi sanal bulmuyorum. yani yazılarımm sanal değil. ben de sanal değilim. sanallıktan da hiç hoşlanmam. seni de hiç sanal bulmadım. bak bu yanıtın bile sanal değil. blog iletişimi sanal değil ve hatta çok daha iyi de olabilir. seni hiç sanal bulmadım. yazılarını ve fotolarını okudum.

    bak seni iyi ki yakalamışım. peki hem haklı hem de haksız olayım. :)

    görüşürüz.
    :)
    senin dünyanı sevdim. fotolarını da yazılarını da. umarım zamanla daha verimli oluruz.

    YanıtlaSil
  11. yazılarımdan beni tanımak çok kolay. yorumlarımdan da. bence sanal bi durum yok hiç hem de. ve kim sanal kim gerçek çok ama çok farkediyor. yani sen kendini sanal mı buluyorsun. bana hiç sanal gelmedin. sanallık bloglarda geçerli değil. belki feysi msn bilmem. onları kullanmıyorum.

    YanıtlaSil
  12. zamanın neden dar. iş okul? ben çalışmaktan öğle ve akşam yemeği yiyemiyorum. ama bi avantajım var. yalnız yaşıyorum. gece uyku öncesi giriyorum bloga.

    YanıtlaSil
  13. Yaziniz cok guzeldi, bayram ruhunu hissettirdiniz bana, sevdiklerinizle mutlu bayramlar dilerim:) Can Yucel'in siiri mukemmeldi, paylastiginiz icin tesekkurler :)

    YanıtlaSil
  14. Sevgili deeptone, vahşi iş yaşamına uyum sağlamaya çalışıyorum. Henüz dengeyi tutturamadım. Her sabah koşmaya başlıyorum en hızlı aslandan ve en yavaş tavşandan daha hızlı olmak zorunda olarak. Dengeyi de henüz kuramadım. Yani acınacak haldeyim. Umarım yakında dengeyi bulurum bunun gayreti içindeyim. Yapabilirim gibi geliyor. Bu ara benlik keyiflerime es verdim. Yakında daha güzel sakin ve huzurlu günlerde daha verimli paylaşımlarımız olacak umuyorum:))

    YanıtlaSil
  15. Sevgili Eren, çok sevgili bloger dostum, senin yazdıklarını okumak, takip etmek, yorumlarını almak çok keyifli ve değerli. Beğenilerin de beni çok mutlu ediyor. Can Yücel'in dizelerini okuduktan sonra yazılacak başka hiç bir kelime daha iyi ifade edemez anlatmak istediklerimi diye düşündüm ve sizin de beğeniceğinizi düşünerek yazıma ekledim. Beğenmene sevindim. Ben de sana ailenle mutlu, keyifli bir bayram tatili dilerim.

    YanıtlaSil
  16. ama ne güzel hızlı ve vahşi iş yaşamında olmak. benim de hayatım iş üzerine kurulu. ama bloga girebilirsin istersen. istekle ilgili bu. hayatını temizlemek ve planlamak ile ilgili.

    YanıtlaSil
  17. bloguma yaptığın yorumu okudum. yanlış bir yorum yapmışsın. sanırım blogumu incelemedin. blogum çok karakterli değil. ben deeptone. erkeğim. ve blogumda kişisel bişi yazmıyorum. denemelerimi, öykülerimi, şiirlerimi, sanat, kültür, aşk ve kişisel gelişim üzerine denemelerimi yazıyorum.

    yani tek bir kişi ve karakter var. ikiz ruh filan da yok. ben bir yazan kişiyim. blogumda 4 çeşit öykü var şu anda. üç tanesi üç ayrı kızın hayatı. dördüncüsü de genel öyküler. şiirlerim var. hepsini ben yazıyorum. deep yani. sinema, müzik, edebiyat yazılarımı da.

    yani bir yanılgı içindesin. yazanlar, kendi içlerinde çok karakter olduğu için yazmaz. ne bileyim, orhan pamuk, elif şafak karakter yarattığı zaman bu, onların o karakteri taşıdığı anlamına gelmez. sadece kurgularlar. yazar değilim ama blog yazarıyım. sadece kurguluyorum öykülerimde. öykülerim kurgu. ama deneme yazılarım kurgu filan değil. aşk kişisel gelişim felsefe müzik yazılarımda.

    sanırım iyi incelemedin. ama sevindim. en azından ilgilenmeye başladın. zamanla çok daha verimli oluruz karşılıklı.

    o sölediğin film, bilemedim ama diabolik olabilir. eh sinema delisiyim. blogda bunu herkes bilir.
    :)

    ama yanlış yargılardasın. umarım incelersin.
    :)
    öykülerim kurgu. ama kurgularım az.
    kurguyla kurgu olmayanı ayıramamışsın.

    ama bak çok sevindim harekete geçmene.

    blogunu geziyorum ben de. umarım istersen çook konuşuruz.

    YanıtlaSil
  18. sen bayram gece'sini okumuşsun. gece adlı kurgu kahramanımın öyküsü. yani yazmaya çabalıyorum. 10-15 bölüm oldu. simay ve çağla da öle.

    öyküler kurgu haliyle. yani, sen, şimdi, diyelim nabokov'un lolita'sını okuyunca, lolita'nın nabokov'un karakteri olduğunu mu düşünüyorsun. olur mu öle şey.

    blogumda bikaç yazı grubu var. öykü ve şiirler. bir. sonra, sinema, müzik, edebiyat, kitap yazıları. iki. sonra, aşk ve kişisel gelişim, ilişkiler. üç. sonra da, kültür, sanat, felsefe, yaşam yazıları.

    zamanla daha verimli bir blog arkadaşlığı kurarız.
    :)

    YanıtlaSil
  19. zaman ve salgını okudum yanıtladim ikisini de. heeey ne güzel.
    :)

    YanıtlaSil
  20. Bayrami ne guzel ozetlemissin. Iyisi ile kotu ile bir bayram daha gecti. Bazilarimiz sevincli idi bazilarimiz bitkin...

    YanıtlaSil